Sayfamızda Orhan Pamuk Sözleri, Orhan Pamuk Alıntılar yer almaktadır.
Yalnızlık, bir gurur sorunudur.
Her zaman bir üçüncü yol vardır.
Ölüm, hayattan daha şefkatlidir.
Hayal kurmazsan zaman hiç geçmez.
Sarılmasını bilen adam iyi adamdır.
Hayır, cesaretim değil, halim yokmuş.
İnsan mutluyken mutlu olduğunu bilmez.
Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.
Adil olmayan bir baba evladını kör eder.
Öldü sandığın birinin yaşaması iyi haberdir.
Ne olduğu, insanın nasıl baktığına bağlıydı.
Yazmak, yaşanmamış hayattan intikam almaktır.
Resmi görüşü buydu ama şahsi görüşü farklıydı.
Cennette, kalbin niyetiyle dilin niyeti birdir.
Üç büyük tema, tabii ki, ölüm, aşk ve müziktir.
Ben ağacın kendisi değil, manası olmak istiyorum.
Doğru olanı yapmak her zaman insanı mutlu etmiyor.
İnsanlara güvenmezsen hayatta hiçbir şey yapamazsın.
Biraz diken olmazsa, aşk gülünün kokusunu alamazsın.
Kedi sevmeyen bir kadın zaten erkeğini mutlu edemez.
İyi bir arkadaşlık için sırdaşlık en iyi başlangıçtır…
Yalan söylememiz, samimi olmadığımız anlamına gelmezdi.
İnsanın evi karnının doyduğu, kalbinin olduğu yerdedir.
Müzeler gezmek için değil, hissetmek ve yaşamak içindir.
İnsanlar artık bir başka oldu, selamı bile esirgiyorlar.
Küçük zevklerimle, küçük dertlerimle bu hayat bana yetiyor.
Sevdiğini belli et. Gizlemek, başkalarına fırsat vermektir.
Sanki ben ben değildim. Sanki olmam gereken kişi peşimdeydi.
Sanki içimdeki bir başka ruh beni seyrediyordu, utandım ondan.
Ben yaşamayı çok seviyorum ve Orhan Pamuk Sözleri yatıp uyumaktan nefret ediyorum.
Bir kitap okudum, seni buldum. Ölmek buysa, ben yeniden doğdum.
Özgürlük tutkusuyla heyecanlanan kölelere kırbaçlar söz geçiremez.
Ben bir zamanlar başka biriydim, o başka biri de ben olmak isterdi.
Bir başkasının belleğini ağır ağır edinmekten başka neydi ki okumak?
Aşk boşu boşuna acı çekmenin değil, sana ulaşmanın bir yolu değil mi?
Aradığın şeyi yüreğinle arıyorsun. Oysa aklınla karar vermen gerekir.
Bugünün gençleri parayı çalışarak değil, kolaydan kazanmayı seviyorlar.
Kuyucu çırağının akılsızı aşağıdakini sakat bırakır; dikkatsizi öldürür.
Mutlu olabilmek için her gün bir https://www.neguzelsozler.com miktar edebiyatla ilgilenmem gerekiyor.
Küçük parlayışlarla akıp giden bir zaman, direnmeyen su gibi hayat vardı.
Tek tek kitap almamın, taş taş bir ev inşa etmeye benzeyen bir yanı vardı.
Herkes gibi olmak için her şeyi unutup hiçbir şey olmamış gibi yapmalıydım.
Saf kalmak isteyenin yapacağı bir şey ve kaçacağı bir yer vardır her zaman.
Neden güzel ve duyarlı kadınlar hayatı kaymış kırık erkeklere aşık olurlar?
Sonuçları düşünürsen özgür olamazsın. Özgürlük, tarihi ve ahlakı unutmaktır.
Bendeki eksikliğin bazen yalnız sen değil, bütün dünya olduğunu düşünüyorum.
Burası herkesin unuttuğu bir yerdi ve kar sessizce dünyanın sonuna yağıyordu.
Az oku, ama severek oku, çok ama sıkıntıyla okuyandan daha okumuş gözükürsün.
Kafamda bir tuhaflık var, ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi.
Kaderimden kaçayım derken, yanlış bir yolu boşu boşuna yürüyor olabilir miydim?
Kimse kimseye güvenmiyor, her an karşısındakinden bir alçaklık bekliyor herkes.
Kendine güvenemeyen bütün zayıf insanlar gibi benden onay beklemeye başlamıştı.
Çocukluğunda yediği dayakların altında kalıp ezilenler, onlar hep ezik kalırlar.
Belkide yıkım, ötekilerin üstünlüğünü görerek onlara benzemeye çalışmak demekti.
İçinde tekrarlanan ‘niye geldin?’ sorusu, ‘iyi ki geldin’ biçimini almıştı hemen.
Sonu mutlu biten bütün aşk hikayeleri, birkaç cümleden fazlasını hak etmez zaten!
Herkesin bildiği gibi evlenebilmek için aşk değil güven daha önemli bir duygudur.
Birisiyle göz göze gelirsin ve bütün hayatını onunla geçireceğini hissedersin ya…
Herkes artık kendisi gibi olsun ve kimsenin de hikâye anlatmasına gerek kalmasın!
Ancak kendimiz olabilmeyi becerebildiğimizde kendimizi sevebileceğiz. Kara Kitap,
Hikaye dinleme tutkusu hepimizi kandırıyor, düşsel bir dünyaya sürüklüyor bizleri.
Bir gün sizin de talihiniz gülecek, unutmayın, sizin de mutluluk saatiniz gelecek!
İnsanın kim olduğunun ne önemi var, önemli olan yaptıklarımız ve yapacaklarımızdır.
Öğrenirsem acımın artmasından korkuyordum, ama hiçbir şey öğrenememek de korkunçtu.
Sırf onu uzaktan olsun biraz görmek bile, içimi mutluluk ve heyecanla dolduruyordu.
Anlamıyorsunuz! Bakıyorsunuz, ama görmüyorsunuz; düşünüyorsunuz, ama bilmiyorsunuz!
Talih, kör değil cahildir. Talih… istatistik ve olasılığı bilmeyenlerin tesellisidir.
Kimse beni öpmemişti öyle, kimse öyle bakmamıştı bana. Şimdi de yapayalnız kalmıştım.
Kuvvetli, kararlı bir babamız olsun, bize neyi yapıp yapmayacağımızı söylesin isteriz.
Dışarda gece ne kadar da düşmanca ve soğuktu, karanlık sokaklar, ne kadar da acımasız!
Mutluluk, insanın sevdiği kişiye yakın olmasıdır yalnızca. (Ona sahip olmamız gerekmez)
Hayatı severek yaşamasını öğrenirseniz, mutlu olmak için ne yapacağınızı da anlarsınız.
Yoksa yıkım, insanların ve inançların farkına varmadan değişmesi anlamına mı geliyordu?
Hiçbir şey, hiçbir şeyin işareti olmadığı gibi, her şey her şeyin işareti de olabilirdi.
Arkasından koşmak istedim, ama yüreğim öyle hızlı atıyordu ki nefes alamamaktan korktum.
Bu yalnızlık duygusunun verdiği çaresizlik bir anda beni kitaba daha sıkı sıkıya bağladı.
Mutsuzluk gerçek bir intihar nedeni olsaydı Türkiye’deki kadınların yarısı intihar ederdi.
Onun yokluğuyla geçen yıllarda, kendi kendime mücadele ederek büyümüş ve ”kendim” olmuştum.
Midemde öğle yemeği, ensemde güneş, aklımda aşk, ruhumda telaş ve kalbimde de bir sızı vardı.
Birlikte heyecanla kitap okuduğun kızla daha sonra evlenmek, babama göre en büyük mutluluktu.
Hayatın bir bekleyiş değil de, tat alınabilecek bir şey olabileceğini bu dört yılda öğrendim.
Hiçbir şey yapmadığımız halde suçlanmak ancak rüyalarda yaşayabileceğimiz bir korku çeşididir.
Süleyman çok aşıkı bana. Pek çok erkek için aşk aptallaşmak demek, doğru. Kafamda Bir Tuhaflık
Bir kadınla üç şey yapabilirsin: Ya onu seversin, ya onun için acı çekersin ya da onu yazarsın.
”Olgunlaşmışsın” dediği şeyin aslında ruhumda kara bir leke olduğunu bir an fark ettiğini sandım.
Ne kadar çok severseniz sevin, insanın hiç görmediği bir yüzü yavaş yavaş unutacağını da anladım.
Füsun kolonyayı dökerken, Kemal’i sona saklamıştı. İnsan vedalarda da en sevdiğini en sona saklar.
Yalnız olduğum için Allah’a inanamıyorum, Allah’a inanamadığım içinde yalnızlıktan kurtulamıyorum.
İçinizde kalbinize nakşeylediğiniz bir sevgilinin yüzü yaşıyorsa eğer, dünya hala sizin evinizdir.
Kar sanki düşmanlıkların, hırsların, öfkelerin üstüne yağarak onları birbirlerine yaklaştırıyordu.
Benim için yazarlığın sırrı, nereden geleceği hiç belli olmayan ilhamda değil, inat ve sabırdadır.
Saatlerimiz batıda olduğu gibi dünyaya yetişmenin değil, Allah’a koşmanın aracılarıdır. Yeni Hayat
Hicret, yalnız evdeki zalimden kaçmak için değil, ruhumuzun derinliklerine ulaşmak için de yapılır.
Hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç. Yazı hariç. Evet tabii, tek teselli yazı hariç.
Hayatın vereceği huzur ve güzellik ancak hayatından uzakta başka âlemleri düşlerken ortaya çıkıyordu.
Sanki kitaptaki düşünceler, cümleler, denklemler arasında kaybetmek istemediğim bütün geçmişim vardı.
Hayat kısa, günler inatlaşarak geçiyor. Artık bizim birlikte bir başka yere gidip mutlu olmamız lazım.
Bilincimi, bana huzursuzluk veren ve bir türlü de susmayan bir radyoyu kapatır gibi kapatmak isterdim.
İstanbul’un güzel şehir olduğunu, ama insanın burada köle değil, efendi olması gerektiğini düşünürdüm.
Birlikte karşılıklı iki kişi susarsın da bazen karşılıklı konuşmaktan daha anlamlı olur bu sustukların.
Aslında en iyi aşk, değil tanımak, hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır. Körler iyi âşık olurlar mesela.
İşte; konuşma ve arkadaşlık dediğimiz şey. Birbirimize bildiğimiz şeyleri anlatıyoruz ve hoşuma gidiyor.
Akıllı bir hayvan olan kedi nankör değildir; yalnızca köpekleri seven yazarlara güvenilmeyeceğini bilir.
Bütün hayatı, kendisini bir rüyanın sessizliğine bırakan bir ilgisizlik ve unutuluş halesiyle çevriliydi.
İnsanın kendisi olmasına izin vermezler, insanı bırakmazlar kendisi olsun diye, hiçbir zaman bırakmazlar.
Günaha gırtlağınıza kadar batmak değil, başkasının günahsız kalabildiğini görmek daha çok acı verir size.
İnsan güzel bir kadınla evliyse, onunla sabahtan akşama kadar sevişir, başka bir şey yapmaya vakit kalmaz.
Kendime inandım. Kendime inandığım için benim irademe ve hayatımın şiirine başkaları da inandı. Yeni Hayat
Yenilgi ve zaferin yalnızca birer kelime olduğunu düşündüm; hangisine inanırsan o gelir seni sonunda bulur.
Bana yalan söylemeni isterdim aslında… Çünkü insan ancak kaybetmekten çok korktuğu bir şey için yalan söyler.
Zaten alçakgönüllülük, hayatı kolaylaştıran bir şey olduğu için bizim alemimizde bu kadar makbul bir erdemdir.
Utanmazlık bulaşıcı olduğu için de bazen bu ülkede boğulacak gibi olurum. Çoğu sizin de utanmaz olmanızı ister.
Her şeyle alay edenler ne gerçekten aşık olabilir ne de gerçekten Allah’a inanabilirler. Çünkü onlar mağrurdur.
“Hafızanın bahçesi çoraklaşmaya başlayınca, insan elde kalan son ağaçların ve güllerin üzerine şefkatle titrer.”
Büyük uygarlıkların yıkılışı ve hafızaların çözülüşüyle birlikte ahlaksızlığa ilk kapılanlar çocuklar olurlarmış.
Vatandaşlarımızın şahsi görüşleriyle resmi görüşleri arasındaki farkın derinliği, devletimizin gücünün kanıtıdır.
Ruhunda bir daralma vardı. Kaçınılmaz bir büyük karanlık dalganın yaklaştığını, kendisini yutacağını hissediyordu.
Çok sevdiğimiz bir varlığa, hiçbir karşılık beklemeden en değerli şeyimizi verirsek, işte dünya o zaman güzel olur.
İyi yemeği bilmezler, hayata sarılmayı bilmezler, yalnızca başkalarının acılarına göz yaşı dökerek ölmeyi bilirler.
Virgüllerle koşardım, noktalarla duraklar, ünlemlerde şaşardım! Ne kadar şaşırtıcıydı kitaplarda, haritalarda dünya!
Mutluluk nedir: Bütün bu yokluğu, ezikliği unutabileceğin bir dünya bulmak. Birisini bütün bir dünya gibi tutabilmek.
Bugün anladığımı sanıyorum: Hayatı da, tarihi de olduğu gibi görebilmek için beyinlerimizin yapısını değiştirmeliyiz.
Bize kötü davranan kişiye, aynı şeyi bir daha yapmasın diye bizim de bir ceza vermemiz ve gururumuzu korumamız gerekir.
Öyle ağır geldi ki sözleri, belki duymamış gibi yapmak en iyisidir diye düşündüm ama yapamadım. “Yazıklar olsun!” dedim.
Sokaklardaki boz ve solgun kıyafetli sessiz ve ezik insanlar gitmiş, yerlerine hareketli ve iddialı kalabalıklar gelmiş.
İnsan terk ederken bir sebep gösterir. Bunu söyler. Karşısındakine cevap verme hakkı tanır. Öyle durup dururken gidilmez.
Bu güveni bir kere içinizde hissederseniz aklınıza ne gelir, içinize ne doğarsa yaparsınız ve yaptıklarınız da doğru çıkar.
Uzun bir süre kimseyle konuşmadım; içime döndüm. Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi, içimde güzel olsun istedim.
Dilinde ve tutumunda sevdiğim ve öğrenmek istediğim bir şey vardı. İnsan, seçtiği hayatı sonradan benimseyecek kadar sevmeli.
Onu seviyordu ve ondan korkuyordu: Celal’in yerinde olmak istiyordu ve Celal’den kaçıyordu: Onu arıyordu ve unutmak istiyordu.
İnsan bazen hiç tanımadığı ve bir daha da hiç görmeyeceğine emin olduğu birisine bütün hikayesini anlatmak ister ya, her şeyi.
Hem her şeyi göreceksin hem de görünmez adam olacaksın. Hem her şeyi işiteceksin hem de hiçbir şeyi işitmemiş gibi yapacaksın.
Bir baba ihtiyacı her zaman mı vardır, yoksa, kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı zaman mı isteriz babayı?
Biz Ademoğulları, vicdanımız ve aklımızla bir şeyin çirkin ve yanlış olduğunu bilmemize rağmen o şeyden çok zevk de alabiliriz.
“Zaten okumak yazarın harflerle anlattığı şeyleri aklın sessiz sinemasında bir bir resimlendirmekten başka nedir ki? Kara Kitap
Umutsuzlara sefaletin sorumlusu olan bir suçlu göstermeli ki, onun başının ezilmesiyle cennetin yeryüzüne ineceğine inanabilsinler.
Bir zamanlar dünyanın güzel bir yer olduğunu düşünürdüm. Çocuktum, aptaldım. Panjurları kapadım, sürgüyü çektim. Dünya orada kalsın.
Kendini korumak için aklını sürekli çalıştıran benim gibi birinin mantığıyla değil, mantıksızlığıyla anlaşılacak bir şey olmalı aşk.
Bu ülkede yalnız korkaklar ayakta kalır. Ama insan bütün korkaklar gibi bir gün çok kahramanca bir şey yapacağını da hayal eder hep.
Daha önceden çirkin, haksız ve kendisini yapayalnız bırakacağı için korkunç gözüken ölüm, şimdi, tıpkı hayat gibi olağan gözüküyordu.
Kitaplarla haşır neşir oldukça hayatın bir kısmını daha kaçırıyor, bunu anladıkça da kaçan hayattan intikam alır gibi kitap alıyordum.
Ama, o ruhsuz, ahmak, budalalar bana gülecek diye istediğimi yapamayacak değilim ben! Ben özgürüm, seni düşünerek sokaklarda geziyorum.
İnsan kendini bir dereceye kadar tanır; sonra ne kadar uğraşırsa uğraşsın bir noktaya gelip takılır ve karşılıksız bir gevezeliğe başlar.
Arada bir dünyaya başkasının gözlerinden bakabilmeyi bilmek gerek. Asıl o zaman dünyanın ve insanların esrarını kavramaya başlarmış insan.
Adaletsizlik ve kötü insanlar, aslında, dünyanın her yanında var! Önemli olan insanın içindeki iyiliği koruyacak bir hayat yaşayabilmesidir.
Bir insanın, başka fırsatları olmasına rağmen onları reddedip sürekli aynı kişiyle sevişmek istemesine, bu mutluluk verici duyguya aşk denirdi.
Dünyayı esrarlı yapan bir şey varsa, o da, insanın kendi içinde barındırdığı, ikiz kardeşi gibi birlikte yaşadığı bir ikinci kişinin varlığıydı.
Benim gibi hayatı kaymışlarda hüzün, zeki olmaya çalışan bir öfke olarak gösterir kendini. O zeki olma isteği de en sonunda her şeyi berbat eder.
Kendime örnek aldığım insanlar değişmiş, kendimi beğendirmek istediklerim kaybolmuş, hayatta da şiirde de istediklerimin hiçbiri gerçekleşmemişti.
Yaşadığım yüzyıl, gözüme herşeyi kırıp büken bir gözlük yerleştirmiş, gerçeği göremediğimi seziyorum, ama Allah kahretsin seviyorum da gördüklerimi!
Cebinizde, çantanızda bir kitap taşımak; özellikle mutsuzluk zamanlarınızca cebinizde, çantanızda sizi mutlu edecek bir öteki dünya taşımak demektir.
Sigaranın o kadar sevilmesi, nikotinin gücünden değil, bu boş ve anlamsız alemde, insana anlamlı bir şey yaptığı duygusunu kolaylıkla vermesindendir.
Bazıları tanıyarak aşık olur bazıları tanımadan. bende tanımadan aşık oluyorum İpek. Çünkü tanıdıkça aşık olamıyorum. İnsanların kusurlarını görüyorum.
İnsan şehirde kalabalık içinde yalnız olabilirdi ve şehri şehir yapan şey de zaten kalabalık içinde insanın kafasındaki tuhaflığı saklayabilme imkanıydı.
Kendimi başkalarından ayırmak, herkesinkinden daha başka bir amacı olan özel biri olarak görmek istemiştim. Bu da buralarda affedilecek bir suç değildir.
Napolyon olduğunu sürekli düşlemekten hoşlanan adamla, kendini Napolyon sanan adam arasındaki fark, mutlu hayalci ile mutsuz şizofren arasındaki farktır.
Bir yazarın hayatta karşılaşacağı en büyük iltifat budur; annesinden, kitaplarının kendisinden daha akıllı ve parlak olduğunu işitmek. Manzaradan Parçalar
Çevrelerinde acılarını ve hazlarını paylaşacak kimse olmadığı zamanlar daha da hüzünlü bir güzelliğe bürünen bu hastaları sevgiyle selamlıyorum. Beyaz Kale
İstemediğim konuları bazen düşünmemeyi başarabiliyordum. Bazen de tam tersi oluyor,düşünmeyi istemediğim bir resmi ya da kelimeyi aklımdan hiç çıkaramıyordum.
Ona hak ettiği kadar iyi davranmadığım için de, bak yıllar sonra hâlâ acı çekiyorum. Oğlum, bir kadına, zamanında, iş işten geçmeden iyi davranmayı bilmek lazım.
Ne kadar hünerin ve yeteneğin olursa olsun parayı ve iktidarı başka yerlerde ara ki, hüner ve emeğinin karşılığını alamayınca sanata küsmeyesin. Benim Adım Kırmızı
Bir başkası olduktan sonra, bir daha bir başkası, bir daha bir daha başkası ola ola, ilk kimliğimizin mutluluğuna geri dönebileceğimizi sanmak boş bir iyimserlikti.
Hatıra yerine, onun yalnızca bir iziyle karşılaşmak, sizi bırakıp gitmiş ve hiç dönmeyecek sevgilinin koltuğun üzerine bıraktığı izine gözyaşlarıyla bakmaya benziyor.
Ama tuhaf ve şaşırtıcı olanı dünyada aramalıymışız, kendi içimizde değil! Kendi içimizdekini aramak, kendi üzerimizde o kadar uzun boylu düşünmek mutsuz edermiş bizleri.
Ne kadar sarhoş olursak olalım, acımızın ve akıl karışıklığımızın kurşuni bulutları bir ara dağılır da, herkesin bildiğini hissettiğimiz -sandığımız- gerçeği bir an görürüz.
Hafızamızın, biz yaşlandıkça fazla yük taşımak istemeyen huysuz bir yük hayvanı gibi attığı ağırlıklar en sevmediğim yükler midir, en ağırları mı, yoksa en kolay düşenler mi?
Kendimizi tanıyor muyuz, insan kim olduğunu iyi bilmeli. İnsan bazen bir çocuğun, bir gencin davranışlarında kedi çocukluğu ve gençliğini görür de sevgi ve merakla onu izler.
Hep birlikte inanacakları bir hikaye kalmayınca, hepsi tek tek kendi hikayesine inanmaya başlayacak, herkesin kendi hikayesi olacak, herkes kendi hikayesini anlatmak isteyecek.
Kalabalığın kafamın içinde dur durak bilmeden dolanan uğultusu, orkestranın tangırtısı ve şehrin iniltisi sandığım amansız gürültü, ondan uzak olmanın huzursuzluğuymuş yalnızca.
Saatler ve takvimler, bize unuttuğumuz zamanı hatırlatmak için değil, başkalarıyla olan ilişkimizi ve aslında bütün toplumu düzenlemek için yapılmışlardır, böyle de kullanılırlar.
Her gece sokaklarda uzun uzun yürümek artık mesleki bir alışkanlıktan çok bir ihtiyaç olmuştu. Gece sokaklara çıkıp uzun uzun yürümezse kafası, hayal gücü, düşünceleri zayıflıyordu.
Bir kitap hayal etmek zor bir şey değil. Tıpkı bir başkası olmayı hayal etmek gibi, bunu sık sık yaparım. Zor olan ise, hayal ettiğiniz kitabın ima ettiği yazar olmak. Babamın Bavulu
İçimde ışıltısını hissettiğim yeni hayat, uzakta bir yerde, belki erişilmez bir ülkedeydi ama hareket ettikçe ona yaklaştığımı, en azından eski hayatımı arkada bırakabildiğimi seziyordum.
Rüya denen hayatın tam orta yerinde, çamurlu şehrin apartman ormanı içinde, karanlık sokaklarla daha karanlık suratlar arasında bir yerde. Mutsuzluğun yorgunluğuyla uyurken seninle karşılaştım.
Çoğumuza olur, olmuştur, bir saattir anlayarak seyrettiğimizi sandığımız bir filmi aslında yanlış anlayan sinemadaki tek budalanın kendimiz olduğunu fark ettiğimizde bir öfke sarar içimizi. Yeni Hayat,
Aslında kimse, onu yaşarken hayatının en mutlu anını yaşadığını bilmez. İnsan eğer hayatının en mutlu anını yaşadığını hayal edebilecek kadar mutluysa, geleceğin de güzel olacağını düşünecek kadar iyimser olur.
Kendi kendine eşya toplayan, bunları bir köşede biriktiren her takıntılı kişinin arkasında bir kalp kırıklığı, derin bir dert, açıklanması zor bir ruhsal yara olduğu anlamına geliyordu bu soru. Benim derdim neydi?
Kelimelerin insanı heyecanlandırdığı zamanlar da vardır, bilirim. Merhaba der biri, seni dinler, hayatını, sonra kendi hayatını anlatır, ben dinlerim ve böylece birbirimizin gözünden birbirimizin hayatlarını görürüz.
Ona âşık olabilir miydim? Derin bir mutluluk hissediyor ve endişeleniyordum. Bu mutluluğu ciddiye almanın tehlikeleriyle hafife almanın bayağılığı arasında ruhumun sıkışabileceğini, kafamın karışıklığından çıkarıyordum.
Sanki olmasını istediğim şeyler çok yavaş oluyor ve olurken de onları düşündüğüm ve beklediğim gibi olmuyorlar; hepsi sanki beni öfkelendirmek için ağır ağır geliyorlar ve sonra birden bir bakıyorsun, hemen geçip gitmişler bile.
En güzel söz ve mesajların yer aldığı sitede bulunmaktasınız.