Franz Kafka Sözleri

8 yorum

Bu sayfamızda; Franz Kafka Sözleri, Franz Kafka Mesajları, Franz Kafka Sözleri Kısa, Franz Kafka Sözleri Yeni, Franz Kafka Sözleri Facebook, Franz Kafka Sözleri Twitter yer almaktadır.

Nasıl yaşanırsa, öyle ölünür.

Bir kitap, içimizdeki dönmüş denize inen balta gibi olmalı.

Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize.

Aylar sonra ilk defa gözlerim bir işe yarayacak, seni görerek.

Bir hedef var, ama yol yok; bizim yol dediğimiz şey, bir duraksamadır.

Ama bütün dumanların altında ateş vardır.

Kendimden başka hiçbir eksiğim yok..

Sonsuzluk olsam bile kendimin içinde çok darım.

Kötü’ye bir kere kapılarını açmaya gör, kendisine inanılmasını beklemez artık.

Kötü’nün ondan bir şeyler gizleyebileceğinize inanmanızı sağlamasına izin vermeyin.

Belirli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya erişmek de gerekir.

Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu.

İyi, bir bakıma rahatsızlık vericidir.

Yorgunum, hiç bir şey bilmiyorum; tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde dolaşan elini hissetmek ve sonsuza dek öyle kalmak

İyiler uygun adım yürür. İyilerin varlığından habersiz olan başkaları onların çevresinde dans eder, zamanın oyununu oynarlar.

Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur.

Bir elmanın birbirinden farklı görünüşleri olabilir : masanın üstündeki elmayı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatan çocuğun görüşü ve bir de, elmayı alıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.

Kötü’nün elindeki en ayartıcı silah, savaşa çağrıdır. Kadınlarla yapılan savaşa benzer ki sonu yatakta biter.

Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerleyebildiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu.

Belki bir şeylere sahipsin, ama kendi varlığın yok savına verdiği cevap, bir titreme ve yürek çarpıntısı oldu sadece.

İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için cennet’ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından otur geri dönemiyorlar.

Kıyamet günü’nü böyle adlandırmamızın nedeni ancak bizim zaman kavramımızdandır; aslında o bir tür sıkıyönetim mahkemesidir.

Dalgaların bir su damlasını kaldırıp kıyıya atması, denizdeki ezeli dalgalanma olayını asla engellemez; hatta denizdeki dalgalanma, kıyıya atılan damlaya borçludur varlığını.

Sonbaharda bir yol gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yol bir kez daha kurumuş yapraklarla örtülüyor.

Gerçek bölünemez, bu yüzden kendini tanıyamaz; her kim onu tanımak isterse bir yalan olmak zorundadır.

Sen ödevsin ama görünürde öğrenci yok.

Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle.. Dinleme bile, sadece bekle.. bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana.. maskesinden sıyrılmak için başka seçeneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine.

Dünyayla arandaki savaşımda, dünyanın yanında ol.

Duvar kendisine çakılmak üzere olan çivinin ucunu nasıl hissederse, o da şakağında öyle hissetti. Dolayısıyla hissetmedi.

Tinsel bir dünyadan başka bir şeyin bulunmadığı gerçeği elimizden Franz Kafka Sözleri umudunuzu alır, ama bize bir kesinlik bağışlar.

Ev halkını koruyan tanrıya inanmaktan daha keyif veren ne olabilir!

Her şey bir aldatmacadır: en az yanılmaya bakmak, normal ölçüler içinde kalmak, en aşırının peşinden gitmek.

Yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak.

Kendini sonsuz küçültmek ya da sonsuz küçük olmak.birincisi mükemmelik yani eylemsizliktir; ikincisi başlangıç yani eylemdir.

Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de insani çelmelemek içindir sanki.

Bir topluluğu kontrol etmek, bireyi kontrol etmekten kolaydır. Bir topluluğun ortak bir amacı vardır. Bireyin amacı ise her zaman için şaibelidir.

Kargalar, bir tek karganın göğü yok edebileceğini ileri sürer. Ona kuşku yok; ama göklerin kulağı duymaz böyle bir savı, çünkü gökler kargaların yokluğu demektir.

Seninle dünya arasındaki bir kavgada dünya üzerine bahse gir.

Önceleri sorularıma neden cevap alamadığımı anlayamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlayamıyorum.ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyorum sadece.

Giyotin gibi bir inanç. Onun kadar https://www.neguzelsozler.com ağır, onun kadar hafif.

Kötü’ye bir kere kapılarını açmaya gör, kendisine inanılmasını beklemez artık.

Sanatımız, gözümüzün gerçek’le kamaşmasıdır.geri geri kaçan ucube maskelere vuran ışıktır gerçek, başka bir şey değil.

Kapımın eşiğinden atılan mektuplarının üzerinden atlıyorum her gün. Açmıyorum, okumuyorum. Daha fazla özleyeyim diye..

Din fedaileri bedeni küçümsemez, çarmıha gererek yüceltirler onu; bu açıdan düşmanlarıyla aynı görüştedirler.

İnsanların tüm kusurları sabırsızlık, yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş ve sözde bir sorunu, sözde bir çıt içine almaktır.

Aylaklık bütün kötülüklerin kaynağı, bütün erdemlerin tacıdır.

Bence istediğin zaman yalnız kalabilmek mutluluğun en önemli nedenlerinden biridir.

Bu dünya için koşumlarını takınman gülünç.

Eğer okuduğumuz bir kitap bizi kafamıza vurulan bir darbe gibi sarsmıyorsa, niye okumaya zahmet edelim ki?

İnsanlar sabırsız oldukları için cennetten kovuldular, tembel oldukları için geri dönemiyorlar.

Kim terkedilmiş bir hayat yaşar, ama yine de bazen insanlar arasına karışmak isteğini duyarsa, kim günün değişik zamanlarını, havadaki, durumundaki vb. Değişiklikleri dikkate alarak tutunabileceği bir insan kolu görmek isterse, sokağa bakan bir pencere olmadan uzun süre yapamaz.

Üzüntü, özlem, yasama olan bu bağlılığımla nasıl çıldırmıyorum daha? Çok yalnızım, dilsizlerin yalnızlığına benziyor yalnızlığım, onun için hoş görün bu gevezeliğimi, dinleyecek birini bulunca boşalttım içimi, susamazdım daha.

Bir merdivenin üzerine basılmaktan yeterince çukurlaşmamış basamağı, basamağın kendi açısından, işsiz çakılmış bir tahta parçasıdır yalnız.

İnsan, içinde yok edilemez bir şeyin varlığından sürekli emin olmadan yaşayamaz; ancak gerek bu yok edilemez şey gerekse de bu güven kendisinden daima gizli olabilir. Bu sürekli gizliliğin kendini açığa vurma yollarından biri, kişisel bir tanrıya inançta kendini gösterir.

Önümde dursan ve bana baksan; içimdeki acılar hakkında ne bilebilirsin ki; ben seninkiler hakkında ne bilebilirim ki? Ve ayaklarına kapanıp ağlasam ve anlatsam; sana cehennemin sıcak ve korkunç olduğunu anlatsalar; benim hakkımda cehenneme ilişkin bildiklerinden daha fazla bilecek misin? Bu yüzden bile biz insanlar cehennemin kapısının önündeymişiz gibi birbirimizin karşısında o kadar saygılı, o kadar düşünceli, o kadar sevgiyle durmamız gerek.

Bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. Bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. İnsan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. Bunda belirli bir inancın kalıntısı da etkilidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukluya şöyle bir bakacak ve diyecektir ki: “bu adamın yeniden hücreye kapatılmasına gerek yok. O bana geliyor artık.

Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hala gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur.

Off, dedi fare dünya da günden güne daralıyor. İlkin bir genişti ki, korktum, koştum ileri, uzakta sağlı sollu duvarları görür görmez dünyalar benim oldu ama bu uzun duvarlar da öyle çabuk birbirlerine doğru ilerliyorlar ki, en son odadayım işte; orada, köşede de kapan duruyor, gitgi de kısılacağım kapana. Kedi: sen de öyleyse yönünü değiştir, dedi ve kedi fareyi yedi.

Bürokrat için insanca ilişkiler değil, yalnızca nesne ilişkileri vardır. İnsan evrağa dönüşür. Evrağa verilen sayı ile belirgin kılınan, ölmüş bir varlık olarak evrağın akışına girer. Bu varlık, şahsen çağrıldığı zaman bile bir kişi değil, yalnızca ‘olay’dir. ‘Konu’ ile ilgili olmayan ne varsa akıp gitmiştir. Resmi dairelerin koridorları aşağılanma kokar. Sigara içmek kesinlikle yasaktır. Bu yasağın kapsamına soluk almak da girer. Buna karşılık yürek çarpıntısına izin vardır, dahası çarpıntı olması istenen bir şeydir. Her türlü ümit uçup gider. Kapıdan kapıya gönderilen kişiye suçluluk duygusu aşılanır. Buraya giren, yalnızca bir vizite kağıdı ya da pasaportunun uzatılmasını istese bile kendini suçlu duyumsar. En iyi olasılıkla bir dilek sahibidir, aslında ise suçludur.

Benzer Konular
@Reyyankkz 4 yıl önce

Elalemin pasaklı sözcüklerini
Çöp yuvasına dökmeye talibim.

@Nazlikizzz 6 yıl önce

Ülke nüfusu 79 milyon, görünen yüzler ise 100 milyonu geçiyor.

@Mustafa Asar 6 yıl önce

Gece gökyüzüne baktığımda gördüğüm tek şey her yerde sen olduğundur..

@Mustafa Asar 6 yıl önce

Herkes ederi mucebince.. Beğenmeyene saygı duyarım lakin bu benim faziletimdir..:))

@Mustafa Asar 6 yıl önce

Hayatta insanın başına gelebilecek en iyi şey acıya alışıyor olmak..

@Seher 6 yıl önce

Gerçekten bu adamın kitaplarına bayılıyorum. İstemeyen okumasın kardeşim zorla mı?

@Uğur 8 yıl önce

Berbat ve olmamış diyenler, dünya Kafka'nın eserlerini okurken, sizin eserlerinizi kim okuyor ya da bir eseriniz var mı? benim de yok en azından olanlara saygı duyuyorum.

Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş bulunuyorsunuz. Daha fazla bilgi için tıklayınız