Madonna Sözleri

1 yorum

Sayfamızda Madonna Sözleri yer almaktadır.

Hayal kurmayı asla unutma.

Boğulacak kadar yalnızım.

Kendini bastırma, daima kendini ifade et.

Tanrı kadar ünlü olmadıkça, mutlu olmayacağım.

İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü vardı.

Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.

Zevkleri başkasının müsaadesine bağlı olan insan zavallıdır.

Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu.

Bence isyankar ve cüretkar olsan bile güçlü ve pozitif olabilirsin

Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz?

İsyan edeceğim eski değerler olmasaydı bugün olduğum kişi olamazdım

Sana ihtiyacım yok ki benim! İnsan yalnız da mutsuz olabilir çünkü.

Seni seviyorum. Deli gibi değil gayet aklı başında olarak seviyorum.

Mevcut olmayan bir şeye malik olalım derken mevcut olanları kaybettik.

Her şeyi, her şeyi, bilhassa ruhumu hiç bulunmayacak yerlere saklamalı.

Yıllarca koyun gibi yaşamaktansa bir yıl kaplan gibi yaşamak daha iyidir.

Cesur olmak, karşılıksız sevmek ve karşılığında Hiç bir şey beklememektir.

Önüne geçmek mümkün olmayan işlerde telaş ve heyecan göstermek çocukluktur.

İnsanlara olduklarından başka gözlerle bakmakta ısrar edişime içerliyordum.

Eğer inandığın şey için savaşmaya niyetli değilsen, ringden içeri bile girme.

Kendime gülüyorum. Kendimi ciddiye almıyorum. Gülmelisin. Özellikle de kendine

Bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.

Her şeyi içinde boğmaya mecbur olmak, diri diri mezara kapanmaktan başka nedir?

Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?

İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.

Sen aklıma gelince her şey gülümserdi. Ağaçlar şarkı söyler , rüzgar tatlı eserdi.

Hoş tutulan bir oyuncak olmak, onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu.

Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim. İkinci defa oynayamam.

Varım çünkü varız. Hepimizin kanı aynı renk akar. Hepimiz sevmek ve sevilmek isteriz.

İnsanlara ne kadar çok muhtaç olursam onlardan Madonna Sözleri kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.

İnsanları dini, rengi ya da cinsel tercihleri sebebiyle yargılama, hayatı ve aileni sev.

Pop yıldızları ile teröristler arasındaki fark nedir? Teröristlerle müzakere edilebilir.

Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?

Ben bir özgürlük savaşçısıyım. Şovum, şarkılarım, işim, sanatım hepsi ifade özgürlüğü için

Her zaman yeni bir şeyler aradım. Yeni bir ilham kaynağı yeni bir felsefe, yeni bir yetenek.

Ben gene eskisi gibi dünyadan uzak ve daima tasavvurlarımın ve iç dünyamın bir oyuncağıydım.

Sen bana dünyada başka bir hayatında mevcut olduğunu benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.

Hayatta Hiç bir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.

Pek çok kişi ne istediğini söylemekten çekiniyor. İşte bu yüzden istediklerini elde edemiyorlar

İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına https://www.neguzelsozler.com değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtır.

Kadınlar sıradan erkeklerden hoşlanır ve erkekler de sıradan olmak için ellerinden geleni yaparlar.

Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim.

Dünyada bana Hiç bir şey, tabiatta melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.

Kim olursa olsun, bir insanın yaşamakla ölmek arasındaki büyük köprüde çabalaması korkunç bir şeydi.

Asıl mühim olan, iki insanın birbirini bulması bu derece güç olan şu dünyada, bu nadir saadete ermekti.

Eğer mutluluğunuz insanların yaptığınız her şeyi onaylamasına dayanıyorsa, başarısız olmaya mahkumsunuz.

Zorum, tutkuluyum ve ne istediğimi tam olarak biliyorum. Eğer bu beni bir sürtük yapacaksa, sorun değil.

Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz?

Halbuki en çok okuduğum bir kitabın, en çok okuduğum bir satırı bile bana bazen başka şeyler söyleyebilir.

Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen Hiç bir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?

Acıkınca yemek yiyorum. Susayınca su içiyorum. İçimden bir şey söylemek geliyorsa o zaman sadece söylüyorum.

Ben dans etmekten fazla zevk almam,bazen dans ettiğim kimse hoşuma gider ve bu yüzden o sıkıntıya katlanırım.

Aşk öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilemediğimiz gibi, günün birinde nereye kaçıp gittiğini de bilemeyiz.

İnsanları, kendi cinslerinden biri üzerinde kudret ve salahiyetlerini denemek kadar tatlı sarhoş eden ne vardır?

Ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyorum.

İnsanlara kızmama imkan yoktu,çünkü insanların en kıymetlisi,en iyisi,en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti.

Eğer neşeniz toplumun sizin hakkındaki görüşlerine göre şekilleniyorsa, her zaman hayal kırıklığına uğrayacaksınız.

Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler.

Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.

Özgür olmak, eşit olmak ve olduğumuz kişi olabilmek için attığımız her bir adımla bu karanlığa doğru birlikte yürüyelim

Hiç bir mahluk bir erkek kadar hodbin,kendini beğenmiş ve kibirli,fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir.

İnsan ömrü doğumundan ölümüne kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir.

Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanma kudreti bırakmamıştı.

Bütün bunlara rağmen kafamda, onun hatırasını kirletecek bir şey yoktu. Onun boşluğunu değil, fakat yokluğunu hissedecektim.

Görüyorum ki, başka yollardan gittiğimiz halde ikimizde aynı neticeye varmışız; ikimizde birer insan arıyoruz, kendi insanımızı.

İnsanları düşünmeye sevk etmek her zaman iyidir. Bir bakış açınız yoksa insanlar için ilham kaynağı ya da rol modeli olamazsınız.

Kim olursan ol, ne yapmış olursan ol, nereden gelmiş olursan ol, her zaman değişebilirsin ve kendinin daha iyi versiyonu olabilirsin

Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.

Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir.

Bir ayrılık anında, basit bir heyecanın sevkiyle verilmiş bir sözü tutmamak için en kolay çare, münasebeti hiç münakaşasız kesivermekti.

Muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldiklere yere gideceklerdi.

Eğer yaptığım her şeyi göründüğü gibi algılarsanız, dehşete düşersiniz. Ya da gözünüz korkar. Ya da onurunuz kırılır. Ya da sıkılırsınız.

Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz.

Hayattan bir anlam çıkarmanın en iyi yollarından biri, konforlu alanınızdan çıkıp kendiniz için meydan okuyucu bir deneyim ortaya çıkarmak.

Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi.

Zaten muhitimden uzak duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi?

O beni birdenbire sessiz ve karanlık dünyamdan ayırmış, ışığa ve sahiden yaşamaya götürmüştü. Bir ruhum bulunduğunu ancak o zaman fark etmiştim.

Şimdiye kadar kendime bile söylemekten çekindiğim taraflarım, hiç bana haber vermeden, saklandıkları yerlerden çıkıyor ve ortaya dökülüyorlardı.

Bitmiyor, sadece bazen belki güneşli bir günde veya kalabalık bir gecede geçtiğini sanıyorsun ama geçmiyor esasında. Alışıyorsun zamanla. Asla bitmiyor.

İnsanları sevmeme ve onlara tekrar yaklaşmama da imkân yoktu; çünkü en inandığım, en güvendiğim insanda aldanmıştım. Başkalarına emniyet edebilir miydim?

Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.

Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.

Popüler oldum ve gözden düştüm, başarılı ve başarısız oldum, sevildim ve nefret edildim. Bütün bunların ne kadar anlamsız olduğunu anladım. Bu yüzden risk almaktan çekinmiyorum.

Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince, insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.

Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?

Eğer bir erkeksen senin için kurallar yok. Ama eğer bir kızsan oyunu oynamalısın. Hangi oyun mu? Güzel, sevimli ve seksi olabilirsin ama çok akıllı davranmamalısın. Bir görüşün olmamalı.

İnsan, bilhassa kadın ve erkek münasebetleri o kadar karmakarışık ve arzularımız, hislerimiz o kadar anlaşılmaz ve bulanık ki, hiç kimse ne yaptığını bilmiyor ve akıntıya kapılıp gidiyor.

Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor.

Kadın sevebileceği zaman sevmiyor, ancak tatmin edilmeyen arzulara üzülüyor, kırılan benliğini tatmin etmek istiyor, kaybedilen fırsatlara yanıyor ve bunlar aşk çehresi altında görünüyordu.

Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu. Biz o zaman sahiden yaşamaya, ruhumuzla yaşamaya başlıyorduk.

Dibinde bir ejdarhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.

Değişmeye inanmazsak, hayata da inanmayız. Zaman var oldukça değişime karşı gelmek amaçsız, saçma ve boşa bir çaba olmaktan öteye geçemez. Tamam, bazı şeyler değişmez ama değişim kavramı hayatın ta kendisidir.

Boşanmış ve New York’ta yaşıyorum. Dört mükemmel çocukla kutsandım. .Onlara kutunun dışında düşünmeyi öğretmeye çalışıyorum. Cüretkar olmayı. Yapmayı seçtikleri şeyleri, herkes yapıyor diye değil, doğru olduğunu düşündükleri için seçmelerini.

Hiç bir zaman gelişigüzel yaşamadım. Geçmişimde yaşadığım zorlukları unutmadım. Elime geçen tüm fırsatları beyin ve beden gücümle değerlendirdiğimi düşünüyorum. Bütün bunların sonucunda da mutluyum, ancak öğrenmenin, araştırmanın, gelişimin sonu yok.’’

Benim beklediğim aşk başka dedi. O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen birşey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, herşeyiyle istemek başka. Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!

Ne zaman hakkımda bir yazı çıksa, adımın ardından yaşım yazılıyor. Bu şunu söylemek gibi bir şey; ‘İşte Madonna, ama unutmayın yaşı bu, o yüzden artık bir önemi yok.’ ya da ‘Hadi bunu herkese hatırlatarak onu cezalandıralım.’ İnsanları yaşı ile baskı altına alarak onları sınırlandırıyorlar.

Bir şey noksandı, fakat bu neydi? Evden çıktıktan sonra bir şey unuttuğunu fark ederek duraklayan, fakat unuttuğunun ne olduğunu bir türlü bulamayarak hafızasını ve ceplerini araştıran, nihayet, ümidini kesince, aklı geride, ileri gitmek istemeyen adımlarla yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm.

New York’a gittiğimde bir hayalim vardı. Büyük bir yıldız olmak istiyordum, kimseyi tanımıyordum. dans etmek istiyordum, şarkı söylemek istiyordum, insanları mutlu etmek istiyordum, ünlü olmak istiyordum, herkesin beni sevmesini istiyordum. Bir yıldız olmak istiyordum. Gerçekten çok çalıştım ve hayalim gerçekleşti.

Ben, her zaman işimin insanları uyandırmak olduğunu düşünmüşümdür. Fakat onları uyandırmak yetmiyor. İnsanları uyandırmalı ve onlara yön vermelisiniz. Onları uyandırmalı ve kendilerine hayatın üstesinden gelmeyi sağlayacak araçlar vermelisiniz. Onları uyandırmalı ve ellerine çözüm vermelisiniz. Aksi takdirde yine uykuya dalacaklardır.

Politikayla ilgilenen insanların cahil olmaları şu an dünyanın en büyük sorunu. Biraz kafası çalışanlarsa insanlığın geleceğiyle değil, kendi gelecekleriyle ilgileniyorlar. İçinden çıkılmaz bir durum. Politikaya giren insanların, din adamları gibi kendilerini adamaları gerekiyor sanırım. Aksi halde insanlar bu gezegen üzerinde asla ideal barış ve doğa ortamına kavuşamayacaklar

Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu. Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız? Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir aciz bulunacak? Çocukluğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim.

Hayat devam ederken, cüretkâr olmak benim için bir standart haline geldi. Elbette tüm bunlar sezgiyle, sorular sormakla, insanların fikirlerini ve inanç sistemlerini kamçılamak ve sesini duyuramayanları, günlük yaşamımın bir parçası haline geldiği üzere savunmakla ilgili. Benim kitabımda, bu olağan. Benim kitabımda, herkes cesaret isteyen bir şey yapıyor. Lütfen bu kitabı açın. Sizi cesaretlendiriyorum.

Hamile kaldığımı öğrendiğim andan itibaren, hayata farklı bir gözle bakmaya başladım. Birden ‘Tanrım, şimdi bir başkasını düşünmek zorundayım’ diye düşündüm. Eğer çocuğunuz varsa, anarşist olamazsınız. Yani asi olabilirsiniz, ama önce durup bir düşünürsünüz. Çocuğum olduğu için artık yapamayacağım bir sürü şey var. Artık sen bir annesin, bunun geri dönüşü yok. Aslında bakarsanız, cinsel isyanın her türlüsünü uyguladım. Yani yapacak başka bir şey de kalmadı.

Annemin ölümü bana çocukken büyük bir gizem gibi gelmişti. Ve bunu kimse açıklamamıştı. Annemin ölümü bana çocukken büyük bir gizem gibi gelmişti. Ve bunu kimse açıklamamıştı. Annem hakkında en çok anımsadığım şey çok iyi, çok kibar ve çok kadınsı olduğuydu. Sanırım bana bir melek gibi görünüyordu ama sanırım herkes beş yaşında annesinin bir melek olduğunu düşünür. Çok dindar olduğunu da biliyorum. Bu yüzden neden bizi bırakıp gittiğini hiç anlayamadım. Bu haksızlık gibi gelmişti. Onun yanlış bir şey yaptığını hiç düşünmemiştim. Bu yüzden sık sık yanlış yapan ben miyim diye merak ettim.

Çektiğim acıyı başka çocuklarla karşılaştıramam ama 6 yaşımdayken annem öldü. Çektiğim acı o kadar derindi ki anlatamam. O yüzden ailelerini kaybeden çocuklarla aramda bir bağ olduğunu hissediyorum. Ailenizi kaybettiğinizde yönünüzü de hayattaki odak noktanızı da kaybediyorsunuz ve kendi kendinize Aman Tanrım, geleceğim kalmadı diyorsunuz. Bu çocukları gördüğümde ve babalarını ve annelerini kaybettikleri, evlerini kaybettikleri halde hala nasıl olup da gülümseyebildiklerini düşündüğümde, herhangi bir konuda kendimi nasıl kötü hissedebilirim ki diyorum kendime. Ve yaşamı bir kez daha takdir ediyorum.

İnanılmaz derecede ünlü bir insan olarak, -özellikle bu ülkede- belirli bir süreliğine sadece insanların onayı dahilinde istediğini yapabiliyorsun. İnsanlar senin üzerinden yaşıyor ve hem sen olmak hem de senin yaptıklarını yapmak istiyor. Ama bu Hiç bir zaman böyle devam edemez, çünkü bazı şeylerin olması gerekiyor; Ortalıktan kaybolman, kendini tüketmen ya da kafandaki fikirlerin bitmesi lazım. Evlenip bir sürü çocuk yapman gerek ya da şişmanlaman filan lazım. İçki ya da uyuşturucu sorunun olmalı. Rehabilitasyona girip çıkman gerekir ki herkes sana acıyabilsin. Ya da en basiti kendini öldürmen lazım. Aslında bunların Hiç biri bana olmadığı için insanlar tüm bu kariyeri bitti, şimdi kendisi de bitti, o başarısız açıklamalarını yapıyorlar. Ama bunlar kulağa değerlendirmeden ziyade bir dilek gibi geliyor.

Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş bulunuyorsunuz. Daha fazla bilgi için tıklayınız