Ahmet Haşim Sözleri

Ahmet Haşim Güzel Sözler
5 yorum

Sayfamızda Ahmet Haşim Sözleri, Ahmet Haşim Alıntılar, Ahmet Haşim Şiirlerinden Güzel Sözler yer almaktadır.

AHMET HAŞİM SÖZLERİ

Ateş gibi bir nehr akıyordu,
Rûhumla o rûhun arasından.

Acılar gece çözülür.

Aşk, değişmeyince ölür.

Güzel, yalanın çocuğudur.

Aşık, yüz bulamayan adamdır.

Sevmeyi bilmeyen, ölmeyi bilmez.

Eti tadan köpek, artık kuru ekmeğe dönmez.

Şiir bir hikaye değil, sessiz bir şarkıdır.

Dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık.

Geminin keşfine kadar deniz, düşman bir unsurdu.

Günün doğma saati, neşe ve umudun başlangıcıdır.

Tüm acıların geceleri çare bulduğu bilinmektedir.

Yaşlıları gençlik, gençleri ise aşk ölüme götürür.

Yarın dudağından getirilmiş bir katre alevdir bu karanfil.

Günümüzde aşık olan sevdiğinden karşılık göremeyen kişidir.

Ne yazık ki vücudun çökmesi aklın olgunluk dönemine rastlar.

Seyahat, hele deniz seyahati, ruhun bütün dertlerine devadır.

Aşk her gün aynı devam ederse bir gün değiştirilmesi gerekir.

En güzel şiirler, manalarını okuyucunun ruhundan alan şiirlerdir.

Yarin dudaklarından bana ulaştırılmış olan bir ateştir bu güller.

Ne yazık ki gövdenin güçsüzleşmesi aklın olgunluk zamanına rastlar.

Gerçi hayat, kitaba sığmayacak kadar geniştir fakat tekrarlarla doludur.

Kenâr-ı âba dizilmiş sükûn ile bekler füsûn-ı mâha dalan pür-hayâl leylekler.

Havâda bir gölü tanzir eder semâ bu gece onun böcekleri gûyâ nücûmdur yekser.

Bir hayat o kadar uzundur ki bu yüzden bir hayatı kitaba sığdırmak imkânsızdır.

Akıl; nar, ayva ve portakal gibi geç renk ve koku kazanan bir sonbahar ürünüdür.

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak.

Neden bu âb-ı semâvîde avlananlar yok bu haşr-ı nûr-ı hüveynâtı hangi kuşlar yer?

Arkaya bakmadan, yere yuvarlanmaksızın istenilen istikamette kaç adım gidilebilir?

Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak bu Ahmet Haşim Sözleri nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz.

Sen sevmeyi bilmedin ki ölmeyi bilesin. Çünkü sevmeyi bilmeyenler ölmeyi de bilemez.

En eski edebiyatan en yenisine kadar, her dilde , şiirin konusu eş değil, sevgilidir.

Sağlığın fahiş derecede pahalı olduğu bir asırda, ucuz bir neşeyi neden fazla görmeli?

Aklın en iyi çalıştığı zamanlar bedenin işi bitmiştir neredeyse yürüyecek hali yoktur.

Şairdir şiiri anlatan şairdir seni tanıyan şairdir duyguları yaşayan şairdir size bakan.

Nasıl ki yaşlılık ölüme götürüyorsa aşkta yaşlılık gibidir esir aldığı bedeni ölüme götürür.

Yahya Kemal Beyatlı Sözleri

Bu sayfamızda Yahya Kemal Beyatlı Sözleri yer almaktadır. Ahiret öyle yakın ki seyredilen manzara

Namus kavramı, zaman, din, iklim, gelenek ve bilhassa giyim şekline göre değişen kararsız bir erdemdir.

Bir bakır tasta alev şimdi havuz suya saplandı kızıl mızraklar. Açılıp kıvrılarak göklerde uçuyor parçalanan bayraklar!

Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek düştüyse gönüller bu melâle? https://www.neguzelsozler.com Bir eldir ufuklardan uzanmış zulmet bizi çekmekte visale.

Gök yeşil yer sarı mercân dallar dalmış üstündeki kuşlar yâda bize bir zevk-i tahattur kaldı bu sönen gölgelenen dünyâda!

Fikirlerine emin mahfazalar bulamayan bir medeniyetin, tefekkür kabiliyetini kaybetmekte gecikmeyeceğinden hiç şüphe etmemelidir.

Karanlık, ölümün bir parçasıdır. Onun için dinlendiricidir. Büyük dinlenme, bir karanlık denize dalıp bir daha ışığa kavuşmamaktan başka nedir?

Ağaçların seheri zirvesinde titreşiyor tuyûr-ı fâniye-i âlem-i tahayyül ü hâb. Semâyı kaplayacak şimdi gâzeler gibi nûr zavallılar kalacaklar esir-i ufk-ı türâb.

Tüm geceler içerisinde korkuyu saklar ve geceler korkuların vaktidir. Göz karanlıkta olup bitenleri seçemez ve güzel görünen şeyleri bile düşman gibi görmeye başlar.

Fikir ayrılığından dolayı aşağılama, öteden beri bizde kullanılan aşınmış bir silahtır ki, onursuz bir miras olarak, aynı türden kalem sahipleri arasında kuşaktan kuşağa geçer.

Kim diyor ki kadın şimdi, eskisi gibi yüzünü sıkı örtüler altında saklamıyor? Ya boya örtüleri? Bunların altında hakiki çehreyi hiç görmek mümkün mü? Boyalar olmasa bilmem kadın ne yapardı? Kadın ne yapardı bilmem. Fakat boyalar olmasa bilmem ki göz nasıl boyanırdı?

AHMET HAŞİM ŞİİRLERİ

YARI YOL
Nasıl istersen öyle dinle, bakın:
Dalların zirvesindeyiz ancak,
Yarı yoldan ziyade yerden uzak,
Yarı yoldan ziyade maha yakın.

BAHÇE
Gök yeşil, yer sarı, mercan dallar…
Dalmış üstündeki kuşlar yada;
Bize bir zevk-ı tahattur kaldı
Bu sönen, gölgelenen dünyada!

BİR YAZ GECESİ HATIRASI
İşveyle, fısıltıyla, gülüşle,
Olmuş şeb-i sevda yine bihab
Oklar gibi saplanmada kalbe,
Düştükçe semadan yere mehtab…

KARANFİL
Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil,
Ruhum acısından bunu bildi!
Düştükçe, vurulmuş gibi, yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler,
Gönlüm ona pervane kesildi…

KARANLIK
Aşkın bu karanlık gecesinde,
Hicranımı duydum, seni andım,
Firkatzede bülbül gibi yandım

SONBAHAR
Bir taraf bahçe, bir tarafta dere,
Gel uzan sevgilim, benimle yere,
Suyu yakuta döndüren bu hazan
Bizi gark eyliyor düşüncelere

AĞAÇ
Gün bitti. Ağaçta neş’e söndü.
Yaprak ateş oldu, kuş da yakut;
Yaprakla kuşun parıltısından
Havuzun suyu erguvana döndü.

MUKADDİME
Zannetme ki güldür, ne de lale
Ateş doludur, tutma yanarsın
Karşında şu gülgun piyale…

O BELDE
Sana yalnız bir ince taze kadın
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefil iştiha, bu kirli nazar,
Bulamaz sende, bende bir ma’na,

PARILTI
Ateş gibi bir nehr akıyordu
Ruhumla o ruhun arasından,
Bahsetti derinden ona halim
Aşkın bu onulmaz yarasından.
Vurdukça bu nehrin ona aksi
Kaçtım o bakıştan, o dudaktan
Baktım ona sessizce uzaktan
Vurdukça bu aşkın ona aksi…

ŞAFAKTA
Dönsek mi bu aşkın şafağından,
Gitsek mi ekalim-i leyale ?
Bizden daha evvel erişenler
Ağlar bugün evvelki hayale…
Dönmek mi? Ne mümkün geri dönmek
Düştüyse gönüller bu melale!
Bir eldir ufuklardan uzanmış
Zulmet bizi çekmekte visale…

AKŞAM YİNE TOPLANTI DERİNDE
Canan gülüyor eski yerinde
Canan ki gündüzleri gelmez
Akşam görünür havuz üzerinde,
Mehtab, kemer taze belinde
Üstünde sema, gizli bir örtü
Yıldızlar, onun gülüdür elinde…

GELMEDEN EVVEL GELDİN BİRLİKTE
Kalbim
Benim bir ormandı,
İsimsiz, asude,
Bir büyük orman;
Ve gölgelerinde revan
Olan hafi suların aks-i şevk-i müttaridi
Dağıtırken sükutu bihude,
Düşünürdüm ki, hangi gün, ne zaman,
Ne zaman
Girecektin o kalb-i mes’ude?

MERDİVEN
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

@Medine su 4 yıl önce

Sevmeyi bilmeyen, ölmeyi bilmez.

@ilay 7 yıl önce

"Biz akşamı seviyoruz diye kimse kendini gece sanmasın". Ahmet Haşim

@Gereksiz 7 yıl önce

Ahmet HAŞİM'i Allah rahmet eylesin.

@Cemile 8 yıl önce

Ahmet Haşim'i şimdi daha iyi anlıyorum!!!...

@Gereksiz 7 yıl önce

Aynen yaa sözlerini okudukça gözlerim dolu dolu oluyor.

Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş bulunuyorsunuz. Daha fazla bilgi için tıklayınız