Halil Cibran Sözleri

Halil Cibran Yazıları
1 yorum

Ayrılık günü gelip çatıncaya dek böylesine yüce olduğunu hiç bilememiştir sevgi.

Bilmen gerekenlerin sonuna ulaştığında, duyumsaman gerekenlerin başında olacaksın.

Yaşam kalbini okuyacak bir şarkıcı bulamazsa, aklını konuşacak bir filozof yaratır.

Sözcüklerin dalgası hep üstümüzde olsa da, derinliklerimiz daima dinginliğini korur.

Eğer biri sana gülerse ona acıyabilirsin; ama sen ona gülersen kendini asla bağışlama.

Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.

İnsanın hayali ile elde edişi arasında yalnızca tutkusunun aşabileceği bir mesafe bulunur.

Sonra sana karışacağım, sınır tanımayan bir büyük denize sınır tanımayan bir damla olarak.

Çünkü mal mülk, bir gün gerekeceği endişesiyle alıkoyup sakladığınız şeylerden başka nedir?

Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı, diğeriyse henüz doğmamış olandır.

Suçluya cezasını verecek olan kimse, suçun işlenmesine sebep olan kimsenin de yüreğine baksın.

Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.

İki kadın konuştuğunda hiç bir şey söylemezler. Bir kadın konuştuğunda bütün bir hayatı açıklar.

Toprağın neresini kazarsan kaz, bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.

Ve pazar yerini terk etmeden önce yoluna boş ellerle giden hiç kimsenin kalmadığından emin olun.

Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.

Gerçek güzellik bir erkekle bir kadın arasında var olabilen ve aşk adı verilen ruhsal ahenkte yatar.

Çocuklarınızın kahkahaları dereler, gençlerinizin özlemleri ırmaklar halinde aktı benim sessizliğime.

Dünya kuruldu kurulalı bilinir: aşk, derinliğinin farkına, Halil Cibran Sözleri ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.

Gece oldu mu, pişmanlık çağrılmadan çıkagelir ve insanlar derin uykularından uyanıp kendilerine baksınlar ister.

Acılarınızın çoğu kendi seçiminizdir. Acı, içinizdeki hekimin hasta nefsinizi sağalmakta kullandığı acı iksirdir.

Ne garip değil mi? Aklı yavaş olana değil de, ayağı yavaş olana. Yüreği kör olana değil de, gözü kör olana acırız.

Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyenlere inan. Çünkü insanın sessizliği sözcüklerinden daha yakındır gerçeğe.

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, ne görebiliyorsun, ne duyabiliyorsun.

İnsanın düşlediği şey ile gerçekleştirdiği şey arasında, ancak kendi engin arzusuyla aşabileceği bir mesafe vardır.

İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.

Çocuklar, sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler. https://www.neguzelsozler.com Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla.

Kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bakın göreceksiniz, aslında bir zamanlar neşe kaynağınız olan için ağlamaktasınız.

Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma. Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de.

Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.

Bana kendini tanısaydın bütün insanları tanırdın diyorlar. Ben de onlara diyorum ki: bütün insanları tanıyana dek kendimi tanıyamam.

Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörum.

“Veririm ama sadece hak edenlere.” dersiniz sık sık. Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der ne de çayırlarınızdaki sürüler. Onlar yaşayabilmek için verir çünkü vermekten kaçınmak yok olmaktır.

Evim der ki, “beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.” yolum der ki, “gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.” ve ben hem eve, hem de yola derim ki, “benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.

Bir gün iyilik ve kötülük deniz kıyısında karşılaştılar, dediler ki; ‘haydi denize girelim!’ elbiselerini çıkartıp sularda yüzdüler. Bir süre sonra kötülük, kıyıya dönüp iyiliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. İyilik de denizden çıktı fakat kendi elbiselerini bulamadı. Çıplak olmaktan utanıyordu, çaresiz kötülüğün elbiselerine büründü ve yoluna devam etti. O gün bu gündür insanlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden iyiliğin gözlerindeki ışıltıyı bilen bazıları vardır ki, elbiselerine bakmaksızın onu tanırlar. Ve yine kötülüğün yüzünü ve gözlerini tanıyan bazıları vardır ki, elbiseleri onu tanıyanların gözlerinden gizleyemez.

Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş bulunuyorsunuz. Daha fazla bilgi için tıklayınız