Bu sayfamızda Uğur Mumcu Sözleri, Uğur Mumcu Alıntılar yer almaktadır.
Gülümsemek…Bu bir insanlık belirtisidir.
Din, sermaye sınıfının kullandığı bir silahtır.
Anayasaya bakarsanız, kanunlar önünde herkes EŞİTTİR.
Uygulamaya göz atarsanız, insanlar ÇEŞİT ÇEŞİTTİR.
Paranın girdiği yerde ancak ÇIKARLAR konuşur.
Ben, Atatürkçüyüm.
Ben, cumhuriyetçiyim.
Ben, laikim.
Ben, anti-emperyalistim.
Ben, tam bağımsız Türkiye’den yanayım.
Ben, özgürlükçüyüm.
Ben, insan hakları savunucusuyum.
Ben, terörün karşısındayım.
Ben; yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Dün sabaha dek, araştırarak yazdığım hiç bir konuyu yalanlayamadınız.
Öyleyse vurun, parçalayın!
Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır!
Kimi ölüler bize ne kadar yakın.
Yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü.
İnsanlara can güvenliği sağlayamamış bir düzene
hukuk devleti denilemez.
Devrimcilerin faili mechul cinayetlere kurban gittiği bir düzene
demokrasi denilemez.
Yolsuzlukların devlet yetkililerini sardığı bir düzene
Anayasa düzeni denilemez.
Bu, katiller demokrasisidir. Bu, hırsızlar düzenidir.
Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar.
Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar.
İnsanca, dostça bir merhabanın bile özlemini çekiyorduk.
Muhafazakârlık, “muhafaza” ve “kâr” hecelerinden oluşuyordu…
Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergilerin kaçı halkın öz sorunlarını yazmaktadır?
Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğilimde ise, o kadar sağlam, o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.
Halkını insan gibi yaşatmayan devlet, ne milli devlettir, ne demokratik, ne de sosyal devlettir. Sadece bir sömürünün adı ve aracıdır.
Kemalizm benim yaşam şeklimdir.
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.
Katilin sağcısı, solcusu olmaz, katil katildir.
Hangi iktidar din sömürüsüne sığınmışsa, mutlaka yıkılmıştır.
Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma Uğur Mumcu Sözleri karşı işlenen bir suçtur.
Milliyetçilik, sömürücülerin değil; Mustafa Kemal devrimcilerinin bayrağıdır.
Kaplanın sırtında hüküm sürenler, bir gün o kaplana yem olmaktan kurtulamazlar.
Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.
İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar.
Atatürkçülük, yük olur diye bırakılıp, gereğinde taşınan bir emanetçi bavulu değildir.
Bu ülkenin hiçbir zaman ” C ” planı olmadı. Bu ülkede daima A.B.D planları devreye sokuldu.
Evrensel kültürün sanat ve düşün rüzgârları ile Türkiye er geç çağdaş uygarlığa demir atacak.
Aşiret ağalarının ellerinden topraklarını alıp yoksul https://www.neguzelsozler.com köylülere dağıtmak bir toprak devrimidir!
Sürekli güçlünün yanında yer almak adamı yalaka, dalkavuk yapar. Çünkü güç dengeleri sürekli değişir.
Ne zaman uygar olacağız bilir misiniz? Bir katil ya da kaçakçı ile bir aydın arasındaki farkı anladığımız gün!
Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak bin kez ölür. Önemli olan, insanın böyle bir toplumda “mezar taşı” gibi susmamasıdır.
Kendi yazdıklarıma gülemem. Ama senin yazdıklarını gülerek okudum. “Acı acı gülmek” deyimi vardır ya, işte öyle acı acı güldüm.
Biz unutkan bir ulusuz. Unutuyoruz olup bitenleri. Unutuyoruz ve oğulları kızları ölen ana babaları, kanlı gözyaşlarıyla baş başa bırakıp gidiyoruz.
Babalarınızın, amcalarınızın, dayılarınızın katlandıkları acılar, sizlere özgür bir ülke bırakabilmek içindi. Güzel günler yaşayacaksınız çocuklar.
Türkiye’de bilgisizliğin en geçerli olduğu yer, hiç şüphesiz siyaset hayatıdır. Eğer bilgisizliğin diploması verilseydi, siyasi partilerimiz birer okul olurdu.
Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur. Bu masum insanlar, Yahudi de olur, Arap da, Hristiyan da. Ölenlerde ırk ve din ayırımı yapılmaz. Ölen insandır.
20 yüzyılda Türk milliyetçiliği, Türk halkının alın terini yabancı çıkarlara karşı korumak demektir. Geri kalan boş laf, kuru gürültüdür, kendimizi kandırmayalım.
Türk vatandaşı; İsviçre hukukuna göre evlenen, Alman Ceza Usulü’ne göre yargılanan, İtalyan Ceza Kanunu ile cezalandırılan ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir.
Ve halk unutur mu Kemal Paşa’sını, söyledi türküsünü: Askerinle bin yaşa, Mustafa Kemal Paşa, salla bayrağı düşman üstüne, soldan sağa salla bayrağı düşman üstüne.
Nerede bir batı uygarlığı yapıtı varsa, orada doğu insanın emeği, hakkı, alın teri vardır. Füzelerinden konser salonlarına, viskilerinden dokuma tezgahlarına kadar.
Kürt’ü Türk’e; Türk’ü Kürde’; Ermeni’yi Türk’e; Türk’ü Ermeni’ye; Alevi’yi Sünni’ye, Sünni’yi Alevi’ye düşman eden, emperyalizm ve emperyalizmin Ortadoğu’daki çıkarlarıdır.
Baskıya boyun eğmeyen, gelen geçen yönetimlere maşalık etmeyen, içinde insanlık onurunu bir değişilmez hazine gibi saklayan insanlardır çağlarına ve toplumlarına yakışanlar.
Bir toplum böyle çöker işte. Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur! Yasanın yerini din alır, korkulur! Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler, eller kollar bağlanıp götürülür!
Atatürkçülük ne demektir? Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı’nı başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.
Her kim ki din sömürüsünü kullanır, bir süre yararlı olur belki, ama sonunda mutlaka seçim sandığında yenilgiye uğrar. Halk, din sömürüsünü affetmiyor. Bu son derece önemli bir sonuç, olgu ve gerçektir.
Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir.
Din, kutsal bir duygu. İnsanla Allah arasında kalması gereken bir alan. Ancak görülüyor ki,siyasal akımlar,dini Allah ile kul arasındaki kalması gereken yerden çıkarıp siyasetin aracı haline getiriyorlar.
Laikliği, Batıdan gelen, Batı ülkelerine hoş görünmek için getirilen bir çeşit “kökü dışarıda” düşünce olarak sunmaya çalışanlar, asıl “kökü dışarıda”ki ilişkilerin etnik kökenli gerici ayaklanmalarda bulunduğunu, nedense görmezlikten gelmektedirler.
Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca. Bu sorumluluk bilinci kurulmamışsa her yeni haksızlık bir ‘’Kader’’ gibi benimsenir bütün toplumda. Oysa ne yoksulluk ne de haksızlık ‘’Kader’’ değildir. Yoksulluğun ve haksızlığın nedenleri vardır. Bunları birer birer saptayıp toplumun önünde haykırmak gerekiyor.
Temelinde bağımsızlık harcı yatan Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarında teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki, yer altı zenginliklerimiz çokuluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki, petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki, ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki, ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.
En güzel söz ve mesajların yer aldığı sitede bulunmaktasınız.
Birilerinin.. kanatlarının altına girip de devrim..yapan çakallara.. ben devrimci demem.. Devrimci..kendi bileğinin gücü ile.. sıfırdan başlayarak yapar devrimini.