“Yine gecenin bir yarısı, yine doluyum, kırgınım. Yazmak istemiyorum artık ama yazmazsam içim hep huzursuz. Sadece dökmek istiyorum içimi.” Deme. Ne kadar dökmek istesek, ya da döksek. Yine dolu olacağız. Çünkü zaten sevilmiyoruz, zaten üzgünüz. İçimizdekileri boş satırlara döksek bile hiçbir şey değişmeyecek. O yazdıklarımızın hiçbirisini okumuyor, canı acımıyor, umurunda da değiliz. Ama okusa da bir şey değişmeyecek. Sevgi bitmiş, aşk bitmiş. Kendimden çok değer verdiğim herkes gitti. Giderler.. Hiç karşısındaki insanı düşünmeden hem de. Umut verirler önce, sonra aniden alırlar, aldıkları yetmezmiş gibi aldıklarıyla kalmaz kırarlar. Onlar benim umutlarımdı, verilen şeylerin geri alınmadığını hala öğrenemediler, düşünemediler, sevemediler. Sizi öyle bir hale getirirler ki, kırılacak bir kalbiniz bile kalmaz. Tükenirsiniz. Yine düşünmezler. Nasıl olur da bizi sevmeyeni bize acı çektiren birisine aşık oluruz? Nasıl o kadar kırmasına rağmen, hala deli gibi sevebiliyoruz anlamıyorum. Anlam veremiyorum. Ama, aması yok işte. Aslında yani tam olarak demek istediğim şey. Bize haksızlık değil mi? her saniye düşünürken, hiç aklımızdan çıkmıyorken, ağlarken onun bir gram bir şey hissetmemesi haksızlık değil mi? Mutlu olması gereken kişiler, biz, üzgün kırgın, çaresiz, yalnız, umutsuz kişiler değil miyiz? Bizim mutlu olduğumuz tek şey aslında yaşıyor olmamız değim mi?
Başkasını Seviyormuş..!😔😔😔
“Yine gecenin bir yarısı, yine doluyum, kırgınım. Yazmak istemiyorum artık ama yazmazsam içim hep huzursuz. Sadece dökmek istiyorum içimi.” Deme. Ne kadar dökmek istesek, ya da döksek. Yine dolu olacağız. Çünkü zaten sevilmiyoruz, zaten üzgünüz. İçimizdekileri boş satırlara döksek bile hiçbir şey değişmeyecek. O yazdıklarımızın hiçbirisini okumuyor, canı acımıyor, umurunda da değiliz. Ama okusa da bir şey değişmeyecek. Sevgi bitmiş, aşk bitmiş. Kendimden çok değer verdiğim herkes gitti. Giderler.. Hiç karşısındaki insanı düşünmeden hem de. Umut verirler önce, sonra aniden alırlar, aldıkları yetmezmiş gibi aldıklarıyla kalmaz kırarlar. Onlar benim umutlarımdı, verilen şeylerin geri alınmadığını hala öğrenemediler, düşünemediler, sevemediler. Sizi öyle bir hale getirirler ki, kırılacak bir kalbiniz bile kalmaz. Tükenirsiniz. Yine düşünmezler. Nasıl olur da bizi sevmeyeni bize acı çektiren birisine aşık oluruz? Nasıl o kadar kırmasına rağmen, hala deli gibi sevebiliyoruz anlamıyorum. Anlam veremiyorum. Ama, aması yok işte. Aslında yani tam olarak demek istediğim şey. Bize haksızlık değil mi? her saniye düşünürken, hiç aklımızdan çıkmıyorken, ağlarken onun bir gram bir şey hissetmemesi haksızlık değil mi? Mutlu olması gereken kişiler, biz, üzgün kırgın, çaresiz, yalnız, umutsuz kişiler değil miyiz? Bizim mutlu olduğumuz tek şey aslında yaşıyor olmamız değim mi?
İnsanları kaderleri karşılaştırır.
Karakterleri yakınlaştırır.
Kararları anlaştırır.
Davranışları uzaklaştırır..!
Ben yalnızca sevdiklerimden korkarım.
Çünkü beni yalnızca onlar incitebilirler..!
Kaliteli yalnızlık,
Sahte kalabalıktan,
Her zaman daha iyidir.🥀🥀🥀
Oysa defalarca sormuşlardı,
Büyüyünce ne olacaksın diye...
Mutlu diyemedik.
Çünkü çocuktuk, akıl edemedik..!😞😞😞
Bir kadının;
Babasının soyadından vazgeçmesine değecek, bir adam ol..!
Bize sarılacak sevgilimiz olmasada, korona varken sarılacak mal gibi arkadaşlarımız var.😉
Asla vazgeçmeyin,
kaybedenler yalnızca vazgeçenlerdir..!😉
Nedense yağmur yağdığında çok seviyorum bu şehiri.
Herkesin başı öne eğik. Sanki, herkes suçunu kabullenmiş gibi...🌧️🌧️🌧️
Kadın kıskanır welcome to cehennem ayn öyle😂
😞😞😞 Ne kadar haklısın yaa
Bencede kimsenin nazını çekmeye gerek yok.😉
Umut belki gelecek sayfadadır,
Kapatma kitabı..!
(Ne kadar da güzel söylemiş Cemal Süreyya)😉