Albert Camus Sözleri

Albert Camus Alıntılar
3 yorum

Bir yapıtın kalbinde, orası karanlık bile olsa sönmeyen bir güneş parlar.

Başardığımız her bizi köleleştirir, çünkü daha iyisini yapmaya zorlar.

Bu dünyada en büyük suç, insanların taşıdıklarından kaçmak değilse nedir?

Her şeye katlanabilirim, yeter ki içimde o yoğun ve coşkun yalımı duyayım.

Yaşamak kendi başına bir değer yargısıdır. Nefes almak ise; yargılamaktır.

Sana bütün bunları kim öğretti, “Doktor?” Yanıt anında geldi. “Acı çekmek.”

Evrenimin gizi: İnsandaki ölümsüzlük isteğine kapılmadan Tanrı’yı düşlemek.

Yaratıcı olarak ölümün kendisine hayat verdim. Ölmeden önce yaptığım şey bu.

Hepimiz öleceğimize göre, ne zaman ve nasıl olduğunun önemsizliği meydandadır.

Yazar, sanatını büyük yapan şu iki görevi yüklenmelidir; gerçeği ve özgürlüğü.

Eğer bir ağa köleleri olmadan yapamıyorsa, ikisinden hangisi özgür bir insandır.

Geleceğe yönelik gerçek cömertlik ,şu an mevcut olan herşeyden vazgeçmeyi içerir.

Kışın en soğuk zamanında, ben nihayet içimde yenemediğim bir yaz olduğunu öğrendim.

Bugün karım öldü fakat neyse ki masamın üstü beni oyalayacak bir sürü evrakla dolu.

İnsanlarla uzun süre yaşayamıyorum. Sonsuzluğun payından bana biraz yalnızlık gerek.

Hiçbir şey, büyüklük kadar sade değildir; çünkü sade olmak, biraz da büyük olmaktır.

Ölüm bir istatistik ve devlet işi oldu mu, dünya işleri artık iyi gitmiyor demektir.

Bazılarının, sadece normal olmak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.

Politika ve sanat dünyanın düzensizlikleri karşısında başkaldırmanın iki ayrı yüzüdür.

Politika için yaratılmadım. Çünkü hasmın ölümünü istemekten ya da kabul etmekten acizim.

Ya zamanla birlikte yaşar ölürsün, ya daha yüce bir yaşam uğruna zamanın dışına çıkarsın.

Ateşten ve yiyecekten yoksun bir insan için özgürlük, hiç de acelesi olmayan bir lükstür.

Şerefini bir yana bırakan inkılap, bu duygunun egemen olduğu kaynaklarına ihanet etmiş olur.

Her özgürlüğün ucunda bir YARGl vadır; işte bu yüzden özgürlüğün yükü çekilmez, çok ağırdır.

Bilirsiniz ki;en zeki insanlar bile yanındakinden bir şişe fazla devirmekten şeref duyarlar.

Özgürlük gelecek umudu değildir. O, şu ‘an’adır ve insanlarla ve şu andaki dünyayla uyumludur.

Benim uğraşım, kitaplarımı yazmak, insanlarım ve halkım tehdit edildiğinde savaşmaktır. Hepsi bu.

Eğer tanrı olmasaydı, bir insan aziz olabilir miydi; bu benim bugün bildiğim tek samimi problemdir.

Bir adam karısına arabasının kapısını acıyorsa emin olabilirsiniz: Ya arabası yenidir, ya da karısı.

Ahlaka dair ne biliyorsam bunu futbola borçluyum. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi.

Basın özgürlüğü belki de özgürlük düşüncesinin giderek Albert Camus Sözleri aşağılanmasından en çok acı çekmiş özgürlüktür.

Derin duygular da büyük yapıtlar gibi ; Bilinçli olarak söylendiklerinde daha fazla anlam taşır her zaman.

Dünyanın insandan başka anlamı yoktur. Hayat anlayışımızı kurtarmak istiyorsak, insanı kurtarmamız gerekir.

Sanat bence en büyük sayıda insanı ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak görüntüleri, biçimleri bulmaktır.

İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeledir, sağlam hiç bir şey yoktur; ama yine de yaşamak gerekir.

İnsan tümüyle suçlu değildir çünkü tarihi o başlatmadı, ama tümüyle suçsuz da değildir çünkü tarihi sürdürdü.

Yirminci yüzyılımız korku çağıdır. Diyeceksiniz ki korku bir bilim değildir, ama bu korkuda bilimin payı var.

İnsanlar gösterdiğiniz nedenlere, içtenliğinize ve acılarınızın ağırlığına, ancak ; Siz öldüğünüzde inanırlar.

Dostlarım, şimdi ben size büyük bir şey söyleyeceğim. Sakın kıyametin kopmasını beklemeyin, o hergün kopmaktadır.

Huzur, suskunluk içinde sevmek olabilirdi. Ama bilinç ve insan var; konuşmak gerekiyor. Sevmek cehenneme dönüşüyor.

Önümden gitme seni izleyemeyebilirim, arkamdan da gelme yol https://www.neguzelsozler.com gösteremeyebilirim; yanımda yürü ve yalnızca dostum kal.

Polemik yüzünden çoğumuzun gözünü perdeler bürümüş, artık insanlar arasında değil bir gölgeler dünyasında yaşıyoruz.

Korkunç bir bırakılmışlık duygusu. Dünyanın bütün varlıklarını göğsüme sarsam bile, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.

Ne Faust, ne Don Kişot birbirini yenmek için yaratılmamışlardır; ve sanat dünyaya kötülük etmek için icat edilmemiştir.

Ya tüm çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmalardan başka hiçbirşey gerçek değildir.

Tarih insanların, düşlerin en aydınlık olanlarını gerçekleştirmek için giriştikleri umutsuz bir çabadan başka bir şey değildir.

Ben umutsuzluğu ve bu dertli dünyayı kabul etmeyerek, insanların birleşmesini ve kötü yazgılarına karşı savaşmalarını istiyordum.

İnsanların bütün mutsuzlugu,kendilerini kalenin sessizliginden koparan,kurtuluş bekleyişi içinde surlara atan umuttan gelmektedir.

Yazarlık sanatı korunması güç olan şu iki ödeve bağlı kalacaktır; bile bile yalan söylememek ve insanın insanı ezmesine karşı koymak.

Bir kalıp düşünceyi işlemek, bir incelik üzerinde durmaktan çok daha kolaydır. Benim için kalıp düşünceyi seçtiler: Ben de saçma oldum kaldım.

İnsan kendisi için gerçek ve mutlak olan mutluluğa yaşamı boyunca yalnız bir kez erişir ve geri kalan tüm yaşamını bu mutluluğa tekrar ulaşmaya adar.

Resmi tarih oldum olası büyük katillerin tarihidir. Kabil, Habil’i bugün öldürmüş değil, ama bugün Kabil, Habil’i akıl uğruna öldürüyor ve onur madalyası istiyor.

İnsanın parası varsa çalışmak zorunda kalmaz. Böylece zamanı satın alır. Bu kalan zamanda da kendini mutlu edebilecek şeyleri yapar. Yani para mutluluğu satın alır.

Ölüm korkusunu aşmadıkça insan için özgürlük yoktur. Ama intihar ile değil. Bu korkuyu aşmak için kendini bırkmamak gerekir. Hiç burukluk duymadan, korkmadan ölebilmeli.

@Sibel 7 yıl önce

Güzel sözler. Paylaşımınız için çok teşekkürler.

Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş bulunuyorsunuz. Daha fazla bilgi için tıklayınız