Cengiz Aytmatov Sözleri

Cengiz Aytmatov Güzel Sözler
0 yorum

Sayfamızda Ünlü Kırgız Türkü Edebiyatçı, Gazeteci, Çevirmen ve Siyasetçi Cengiz Aytmatov Sözleri, Cengiz Aytmatov Alıntıları yer almaktadır.

Ölen bir serçe değil, insan!

Ayrılık acısı korkunç bir şeydir.

Gördüğün gibi yalnızım, hep yalnız.

Devlet, yakıtı insan olan bir sobadır.

İnsan hep aynı bir kıl kadar gelişmedi.

Hayat olduğu sürece umut da vardır, derler.

Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir.

İnsan için en zor olan şey, her gün insan kalmaktır.

Sevgilimden asla ayrı değilim, Ben onun saçlarıyım, nefesiyim.

Bir dal kırılmış ne çıkar, yeter ki çınarın gövdesi sağlam kalsın.

İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.

Gözlerimi kapayabilir, kulaklarımı tıkayabilir, ama düşünmeden edemezdim.

Ne güzel türküler yakarmış eskiler! Her türkü tek başına bir tarih sanki.

Duygu bir şarkıdan başka bir şey değilse, şarkı söylemek niçin ayıp olsun?

Ama boş yere dememişler: ”Kendi ayıbını örtmek isteyen başkalarının yüzüne kara çalar.” diye.

İnsan bugün kendisini olduğu gibi kabul eder; ama onun tabiatında yarın başka biri olmak vardır.

Tuhaf yaratıklardı şu insanlar! Yerlerinde durmuyor, gürültü patırtı ile âlemi ayağı kaldırıyorlardı.

. ne de olsa, yeryüzünde bir gün geliyor, hak Cengiz Aytmatov Sözleri yerini buluyor, kimsenin yaptığı kötülük cezasız kalmıyor.

Okumayı çok sever, her zaman kitaplara dalıp giderdi. Onun en çok sevdiği şey, ona en değerli ödül kitaptı.

Garip değil mi? İnsan hep aşk acısı çekmekten yakınır aslında; peki hiç mi aşk acısı çektiren yok aramızda?

İman ve şüphenin ikisine de teşekkür etmeli. Çünkü bunlar hayatın akışını sağlayan asıl kuvvetlerin mayasıdır.

Sevgili toprağım benim, o günü hatırlıyor musun? Zamanın başlangıcından beri, yüzyılların izi duruyordu içimde.

İşte oğlum atalarımız; zenginliğin sonunda kendini beğenme, kendini beğenmenin sonunda da çılgınlık gelir derlerdi.

Aslında her insan bir romandır ve biraz kahramandır. Gün gelir anlar ki, harcadığı tek şey hayalleri değil, zamandır.

Gitmekle kendinden kaçıp kurtulacağını mı sanıyorsun? Nereye gidersen git, üzüntülerin de seninle beraber gelecektir.

Affedince yorulur insan, yalnız kaldığında bir de; ama insanı en https://www.neguzelsozler.com çok yoran şey hayal kurmaktır, olmayacağını bildiği halde.

Kadın kapris yapıp alınganlaşıyorsa sorun yok. Bir çözüm aradığını gösterir bunlar. Bil ki asıl sorun, sustukları zaman başlar.

Sen konuşmaya tenezzül etmezsin suskun sanırlar, ve umursamaz. Bilmezler ki, bir konuşacak olsan yüzüne bakacak yüzleri kalmaz.

Gün gelir ve anlar ki insan; Yaşadığı her şey bir yalandır.! Geriye vazgeçemediği bir Aşk ve kabullenemediği bir yalnızlık kalır.

Sen kendini biliyorsan, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. Unutma gereksiz. Devamını gör eleştiri sadece gizli hayranlıktır.

İnsanların kendileri yaşıyor, ama başka canlıların, özellikle de onlara bağımlı olmadan yaşamak isteyen ve buna hakları olanların yaşamalarını istemiyorlardı.

Bilirsin, bir kız iyi bir ere düştüğü zaman daha da güzelleşir, gözleri yaldır yaldır parlar, gül gibi olur. Ama kötü birine düşerse solar gider, çöp gibi kalır.

Eğer insanlar yeryüzünde yaşamayı öğrenemezlerse yok olup giderler. Karşılıklı güvensizlik, gerginlik, cepheleşme ortamı insanların huzur içinde, mutlu yaşamalarını tehdit eden en büyük tehlikelerden biridir.

Mutluluk bir dağ yolu gibidir. Bakarsın tepelere tırmanır, sonra bir bakarsın, aşağıya iner. Tek başına nedir insan? Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir. Bizim şu güzel, şu yaşanası dünyamız böyle işte.

Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir; bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelir durur. İnsan tek başına böyle yolda yürüyemez. Ama birleşenler, birbirlerine omuz verenler her engeli aşar.

Mutluluk, yaz yağmuruna benzemez, umulmadık anda birden bire boşanmaz insanın tepesinden. Azar azar gelir. İnsanın hayata ve çevresine karşı davranışları getirir mutluluğu, azar azar, birike birike. Gerçek mutluluk böyle doğar.

Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürse, işte buna çare yoktur.

Bana sorarsanız gerçek mutluluk yaz yağmuru gibi birden boşanmaz insanın başına. Davranışımıza, çevremizdeki insanlarla ilişkimize her gün azar azar çeki düzen vererek eksiklerimizi tamamlarız. Yavaş yavaş biriken bir şeydir mutluluk.

Önemli olan geçmişi sözlü ya da daha önemlisi yazılı olarak, bunu bugün bizim işimize yarayacak şekilde anlatmaktır. Hiçbir yararı olmayacak yanlarını bir kenara bırakarak anlatmak… İşte bu kurala uymayanlar düşmanlık etmiş, suç işlemiş olurlar

Mutluluk; benim anladığım gerçek mutluluk, yaz yağmuruna benzemez. umulmadık anda birden bire boşalmaz insanın tepesinden.azar azar gelir.insanın hayata ve çevresine davranışları getirir mutluluğu. azar azar, birike birike. gerçek mutluluk böyle doğar.

Yeryüzündeki bütün yaratıklar arasında şeytanla hemen uyuşan, anlaşan tek yaratık insan idi. Bu uyuşma sonunda, yüzyıllar, bin yıllar boyunca kötülük ekti, kötülük biçti ve kötüye zafer kazandırdı. Evet, kötülük yapma ve yayma konusunda insanla yarışabilecek yaratık yoktu.

Ölümün her şeyin sonu olduğunu anlıyor ama yine de, en kutsal, en gizli düşüncelerinin Deniz Kızı ile ilgili hayallerinin o öldükten sonra da yaşayacağına, gerçekleşeceğine inanıyor, bunu umuyordu. Hayallerini, düşlerini bir başkasına aktaramazdı. Çünkü düşler aktarılamaz. İşte bu yüzden, insanlar bir iz bırakmadan yok olmamalıydılar.

Engin suların bağrında kürek çekerken büyük bir mutluluk da duysanız, işinizle uğraştığınız sırada gün doğumu ya da gün batımının durgun sularda yansıması içinizi sevinçle de doldursa, eninde sonunda karaya dönmek gerektiğini bilirsiniz. İnsanoğlu sürekli suların ortasında yaşayamaz. Değişik bir yaşam bekler onu karada. Kara yaşantısı temelli, sular ise geçici olmuştur her zaman. İnsan sandalını çekeceği büyük bir kara bulamasa bile bir adaya sığınmak ister; çünkü orası sürekli yaşayacağı yerdir.

Her yazar bir milletin çocuğudur ve o milletin hayatını anlatmak, eserlerini kendi milli gelenek ve törelerini kaynak alarak zenginleştirmek zorundadır. Benim yaptığım önce bu, yani kendi milletimin geleneklerini ve hayatını anlatıyorum. Fakat orada kaldığınız takdirde bir yere varamazsınız. edebiyatın milli hayatı ve gelenekleri anlatmanın ötesinde de hedefleri vardır. Yazar, ufkunu milli olanın ötesine doğru genişletmek ve ‘evrensel’ olana ulaşmak için gayret göstermek durumundadır. İyi yazar ‘tipik insan’ ortaya koyma ustalığına erişen yazardır.

İlk yorumu sen yapmak ister misin

Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş bulunuyorsunuz. Daha fazla bilgi için tıklayınız