Sorgulanmayan bir hayat insanı yavaş yavaş karanlığa doğru çeker ve yutmaya başlar. Anlamsızlık bataklığına saplanmamak için nerden geldiğinin, nasıl yürüdüğünün, kimlerle yol aldığının ve nereye doğru gittiğinin muhasebesini yapmaya zaman ayırmalı insan.
Şu garip halimden bilen, işveli nazlı Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen? Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen.
Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
Susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen.
Kâlp, eşyadan daha çabuk soğuyormuş.
Senden bir parmak yüksekte aldığım her soluk kâlbimi kurutuyor.
Kimi seviyorsan acısı sende kalıyor.
Bir gönül üşümesi bu, ısınmak için eğildiğin ocak külüyle boğuyor seni.
Yanlış bir kapıyım ben, önünde yanılmış bir çocuğun durduğu.
Ah şu kayıtsızlığın gücü! Budur taşlara milyonlarca yıl değişmeden dayanabilme olanağı veren.
Katlansam kâlbim, uysam aklım dayanmıyor bu çizginin çağrısına.
İnsan ölüyor sevgilim.
Kalbi kabul etmese de,
Bedeni öğreniyor bir gün ölümü.
Birden anlarsınız ki sizin acınızı ancak sizin sözünüz avutacaktır. Yazacaksınız.
Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte!
Alma alma ahımı
Yalanım yok, yok günahım yok
Gayrı duy figanımı
Benim sensiz muradım yok
Bugünü anlamanın bir yolu da dünü anlamaktan geçer.
Zaman zaman kâlplerinizi dinlendirin! Çünkü kâlp, sevmediği şeyleri yapmaya zorlanınca körleşir.
Ölüm çok gerçek değil mi? Birisi var, sonra yok. Hiç olmamış gibi gidiyor. Bunun tarifi yok.
Akıllı insanlar başkalarıyla meşgul olduğu zaman küçülür, kendisiyle meşgul olduğu zaman büyür.
Sorgulanmayan bir hayat insanı yavaş yavaş karanlığa doğru çeker ve yutmaya başlar. Anlamsızlık bataklığına saplanmamak için nerden geldiğinin, nasıl yürüdüğünün, kimlerle yol aldığının ve nereye doğru gittiğinin muhasebesini yapmaya zaman ayırmalı insan.
*Hiçbir kadın cenneti bulmak için bir erkeğin cehennemine katlanmak zorunda değildir!*
*Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin!*
Bakınca, rengine boyanıyorum.
Nasıl gülümsüyor gözlerin bilsen.
Meğer ruhum savrulan bir avuç toprak imiş.
Sen geldin; çöllere yağmurlar geldi.
Kokusunu unuttu dünyanın çiçekleri.
Kuşlar bana sitem etmeyin n'olur!
Gökyüzünü ben vurmadım.
Zaman biziz, mekan biz; imkansıza yok imkan.
Hangi düşmanımın sözüne kandın?
Oysa ben gözlerinden varırdım yüreğine.
Seni yaşamadan ölmeyeceğim.
Gülümse, bahar olsun can evimin kışları.
Gözlerine bakarken duruluyor yüreğim.
Zamanın tesellisinde kayboldu ümidim.
Ey benim dile gelesi yalnızlığım.
Her acı sözden sana sustum.
Şimdi kursağımdaki hevesin,
Boğazımdaki düğüme, selâmı var.
Hüzün giyinmiş,
Eski bir kadın arıyorum.
Kolay mı, yazı serin, kışı sıcak etmek?
Kolay mı, hüzne kanat gerip içine umut ekmek?
Sonra çay diyorum,
Sabahı sabah yapar ha!
Demini gözlerinden almış.
Ben seni severdim de,
Gönlüm ağrıyordu biraz.
Biriken damla bir kayayı.
Nasıl oyarsa için için, söz.
Gümüş değil söz'dür işte.
Hem masum hem günahlı.
Dedi ki o: Yoruldum insan olmaktan.
İnsan yorulur bazen insan olmaktan.
Söyle bana: neden beni sevmedin diye?
Bunca vakit beni neden heder ettin diye.
Ben ki o kadar düşünürüm. Düşüncem, yorgunluğu yüzünden bir türlü yatağına giremeyip odasında sabaha kadar dolaşan adama benzer.
Ve biliyorum ki hüzün varsa içinde,
bozukluk bile hoşuna gider.
Altını çizdiğim bir kitabı birine verirken çekinirim. Sanki yaralarımı teslim ediyormuş gibi, sanki "bak benim buralarım çok ağrıyor" der gibi.
Gizlenen, gösterilmeyen, hissettirilmeyen sevginin zerre değeri, kıymeti yok gözümde. Bu duvar da beni çok seviyor olabilir, bilemem.
Keşke bir şiir okumuş,
Bir kedi sevmiş olsaydınız.
Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı.
Oysa bir kaç gün olmuştu,
Kalbime bıçağının gölgesi değeli;
***
Sızım yarâ olurken sessizce,
Saklar utangaç gururum bile ?
***
Oysa ben ona kıyamazdım...!
***
Odana bıraktım güllerin dikeniyle,
Öpüyorum beni kestiğin yerden.
Meyhaneler sen, içtikçe biten ben.
Senden vazgeçersem haram olsun.
Koydum sevinçlerimi önüme,
Baktım hepsi sensin.
İçine de siner, tenine de
Bi geçirirsem seni ellerime.
Şu garip halimden bilen, işveli nazlı
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?
Tatlı dillim, güler yüzlüm, ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen.