ODTÜ'lüler Sizlere sesleniyorum Şu sizdeki hız Tümsekleri için de Bi gösteri yapsanız ODTÜ'ye yakışmıyor Oraya gelince şahinci Gibi hissediyorum kendimi.
Sabredecek takatim olsaydı mayıs sonu, haziran başında doğmazdım. Gönüle hükmedecek gücüm olsaydı bir çift göze vurulmazdım. Yaşamaya dermanım olsaydı seni ölesiye sevmezdim. Diyeceğim o ki; sen olsaydın ben böyle olmazdım...
Ben insan değil miyim? İnsanların haklarına sahip değil miyim? Benim kalbim, gönlüm yokmu? Ben sevemez miyim? Gönül veremez miyim bir çift göze? Erkeği de kadını da Allah yarattı ki birbirine eş olsunlar diye. Gönül arar sevdiğini bulur, bulduğuna sevdiğini söyler, kabul görür yada görmez. Olur yada olmaz...ama söylenen, söyleyeni hor göremez. Unutmayın! Bu dünyanın birde öte tarafı var...
Ruhuma aktığın günden beri yerle gök arasında bir yerdeyim. Var ile yok arasındayım. Olmuş ile olmamış gibiyim. Yanmış ama sönmemişim. Her şekilde bir yerlerdeyim de neden senin yanında değilim?
İnsan doğar ve önce şekeri sever, sonra annesini sever ve biraz daha büyür delikanlılık çağına gelir yine sever... İşte o çağın sevgisi aşktır. Yârdır.
Kırgınlığım var, incindiğim yerler... değer vermişliğim var, değer verdiklerime derin bir sessizliğim... bütün kırgınlığımı istifledim gönül haneme...sessizce gidişlerim var usulca vedalarım...
Yağmur olup çölüne yağayım istedim, sen şemsiye açtın. Güneş olup ısıtayım dedim gölgelere kaçtın. İzine kurban olayım gel bana dedim, düz yolda şaştın. Ne deyim ki sen haddini fazlasıyla aştın.
Sokak lambasının titrek ışığında kaldırıma süzülen kar tanelerini izliyorum, penceremin ahşap çerçevesinden gelen hafif uğultulu rüzgar eşliğinde. Üşümüyorum, aklımda sen varsın...
Bugün günlerden aşk günü; Gökyüzünden süzülen yağmur taneleri buğulu gözlerime düşüyor. Ve sen varsın aklımda; Dilinden dökülen sevgi nameleri yüreğimi vuruyor.
Sessizce yaklaşan ölümden habersiz, şaşalı hayatına devam et...ta ki Azrail A.S. perçeminden tutana kadar. Hesap gününde yaşadıklarını anlatır koyu bir muhabbete girersin...ta ki zebaniler kolundan tutana kadar.
Gülmek insana huzur verir. Hüzün de bizim için. Yüzünüzü güldüren ne varsa ayırmayın yanınızdan. Hayatınızda, huzur bulduğunuz kişiler varsa kaybetmeyin. Hele gönül verdiğiniz insan olursa hem neşe hem hüzün kaynağınız olur.
Sen bir denizdin; önce yuttun sonra kıyına attın...
Kuyunun dibinden çıkmak gibiydi seninle aşk...
Artık diyorum, önüne bakmasanda çarpışsak. Olmuyor böyle...
Bazen içimden geliyor "Günaydın aşkım" diye seslenmek, sonra günümüz mahfolmasın diye aşkımı silip "Günaydın" yazıyorum boşluğa...
Adamlığın kitabını yazdım diyorsun da kalemin pembe tosunum...
Aslında dünya güzel yer ama insanlar var...
İkna edici bir intihar girişimi olurdu; Seninle göz göze gelmek...
Kokulu sözlere aldanan gönüle hayat pis kokar...
Bir kere harama çözülen kemer tokasını unutur...
Aklı hamamda olanların zihin algıları da buğulu olur...
Dansözlük kıyafetle olsaydı takım elbise giyenler kıvırtamazdı...
Kendi ekseninde dönen insanlarda yerçekimi olmaz...
Acıları yaşayan hayatlardan, mutluluğun alacağı vardır. Mutlu hayatlarda acının hakkı yoktur...
Realist insanlar çoğunlukla sevilmez çünkü insanlar aldatıldıkça akıllanır...
ODTÜ'lüler
Sizlere sesleniyorum
Şu sizdeki hız
Tümsekleri için de
Bi gösteri yapsanız
ODTÜ'ye yakışmıyor
Oraya gelince şahinci
Gibi hissediyorum kendimi.
Öyle sıradan kurulan cümleler ile değil. Bir başka alfabeyle seviyorum seni...
Fotoğraf karesine, alelacele sığdırılmış gibi hissediyorum...
Yaklaşık 1.5 kg olan insan beyninde yüz milyar nöron varmış, merak ediyorum senin 100 gramlık beynin kaç nörondan oluşuyor...
Söyleyen yürekten söylemiyorsa hiçbir etkisi olmaz, söylenen de kulağa çarpar ve gerisin geri dönüp söyleyenin dilinde pelesenk olur...
An itibariyle; instagramın dörtte üçü umutsuz bir şekilde sarhoş, geri kalanlar ise ya reşit değil yada bir ilacın etkisi altında...
Kabul edersen beni, ram olurum; "EYVALLAH"
Yok sayarsan gönlümü, çeker giderim; "EYVALLAH"
Yüreğe dokunan insana eziyet de moda oldu. Başlatma nazından, tribinden. Beklemekten gönül bahçem sarardı soldu...
Oranı buranı sallama. Seveceksen adam gibi sev. Sirk hayvanın değilim, eğlendirecek soytarı bul kendine...
İnce bir nüktedir kalpte sevgi, nüktedan olsaydın seni seçerdi...
İstihza etme benle. Senin bildiğin terakkiyi çoktan aştım, sen çamurdan bebek yaparken ben ellerimi yıkadım...
Günlerden hüzün;
Yüreğimden çıkıyor sevgin, yol alırken sonsuzluğa gözümün önünde yüzün...
Lafı dolandırıp durma. Ya sev, yada çekip git. Gitmiyorsan gidene izin ver.
"Bir kenarda dursun" gibi hissediyorum kendimi...
Sabredecek takatim olsaydı mayıs sonu, haziran başında doğmazdım. Gönüle hükmedecek gücüm olsaydı bir çift göze vurulmazdım. Yaşamaya dermanım olsaydı seni ölesiye sevmezdim. Diyeceğim o ki; sen olsaydın ben böyle olmazdım...
Ben insan değil miyim? İnsanların haklarına sahip değil miyim? Benim kalbim, gönlüm yokmu? Ben sevemez miyim? Gönül veremez miyim bir çift göze? Erkeği de kadını da Allah yarattı ki birbirine eş olsunlar diye. Gönül arar sevdiğini bulur, bulduğuna sevdiğini söyler, kabul görür yada görmez. Olur yada olmaz...ama söylenen, söyleyeni hor göremez. Unutmayın! Bu dünyanın birde öte tarafı var...
Ruhuma aktığın günden beri yerle gök arasında bir yerdeyim. Var ile yok arasındayım. Olmuş ile olmamış gibiyim. Yanmış ama sönmemişim. Her şekilde bir yerlerdeyim de neden senin yanında değilim?
İnsan doğar ve önce şekeri sever, sonra annesini sever ve biraz daha büyür delikanlılık çağına gelir yine sever... İşte o çağın sevgisi aşktır. Yârdır.
Avazım çıktığı kadar bağırırdım ben, çok şey söylerdim de avazımı kestin sen...
Ceza ver bana. Hayat defterimin tamamına "Seni Seviyorum" yazayım...
Renklendir beni... hayatımı senle boya, gönül pencerimin kenarında aşka dair renkler olsun, kızıl gonca dudağın değsin dudağıma, bütün renklerin ruhuma dolsun...
Gecenin siyahında kararan umutlar, gündüzün mavisinde yeşerir. Yangın yerine dönmüş kalpleri, güneşin sarısı serinletir...
Kırgınlığım var, incindiğim yerler... değer vermişliğim var, değer verdiklerime derin bir sessizliğim... bütün kırgınlığımı istifledim gönül haneme...sessizce gidişlerim var usulca vedalarım...
Yağmur olup çölüne yağayım istedim, sen şemsiye açtın. Güneş olup ısıtayım dedim gölgelere kaçtın. İzine kurban olayım gel bana dedim, düz yolda şaştın. Ne deyim ki sen haddini fazlasıyla aştın.
Sokak lambasının titrek ışığında kaldırıma süzülen kar tanelerini izliyorum, penceremin ahşap çerçevesinden gelen hafif uğultulu rüzgar eşliğinde. Üşümüyorum, aklımda sen varsın...
Gün olur;
söz gider, köz söner, aşk biter. O zaman geldiğinde,
gitmesini bileceksin.
Seninleydim yine aralık gecesinde, yağmur taneleri fincanıma düşerken, yudumladım kahvemi. Soğumasın istedim, son yudum da yine sen vardin falımda.
Bugün günlerden aşk günü;
Gökyüzünden süzülen yağmur taneleri buğulu gözlerime düşüyor.
Ve sen varsın aklımda;
Dilinden dökülen sevgi nameleri yüreğimi vuruyor.
Sessizce yaklaşan ölümden habersiz, şaşalı hayatına devam et...ta ki Azrail A.S. perçeminden tutana kadar. Hesap gününde yaşadıklarını anlatır koyu bir muhabbete girersin...ta ki zebaniler kolundan tutana kadar.
Beni ben olduğum için sev, tenimden önce ruhumu sev. Bana güven ver, sahiplen çünkü ben kadınım.
Bir sana geçmedi nazım, birde gönlüne.
Haklısın ama söz geçmiyor işte, dinlemiyor beni içimdeki ben!
Kabul etseydin kalbimi keşke, sevemedi beni içimdeki sen!
O gülüşün kaldı aklımda, güven veren sesin kulaklarımda. ismini de unutmadım, unutturdun!
Yine sabah yine hüzün var yüreğimde. Geceden degil öteden sensizdi yüreğim. Keşke dinleseydim seni, keşke bırakmasaydın beni, sevseydin!
Evet, belki dudağım sessiz! Birde kalbimi dinlesen.
Belki anlatacağı bir sey vardır. Sen dinle, o da seni neden ve nasıl sevdiğini anlatsın.
Gülmek insana huzur verir. Hüzün de bizim için. Yüzünüzü güldüren ne varsa ayırmayın yanınızdan. Hayatınızda, huzur bulduğunuz kişiler varsa kaybetmeyin. Hele gönül verdiğiniz insan olursa hem neşe hem hüzün kaynağınız olur.
Sadece yaşamak değil amacımız, ölüme gitmek aynı zamanda.