Durun Yüreklerimizde yükselen özlem zelzelesini dinleyin Durun Benliğinizdeki kısılmış sesin çığlık olup dalga dalga yükselisini dinleyin bu sesler, aşkın bitimsiz düşlerine vakitsiz misafirliğimdir kusura bakma gözüm zamanı çalanların belli o yüzdendir vakitsiz gezgin oluşum o yüzdendir kalemi dost eyleyişim..
İstemedim, hiçbir şey söylemek istemedim sana. Gözlerinde iki çılgın ağaç gördüm, gülüşten, esintiden, altından iki ağaç. Kımıldanıp duruyorlardı, istemedim. Sana hiçbir şey söylemek istemedim.
Bahar değil acı yükleniyor dallarıma, Yapraklarımda ayrılık, Meyvelerimde gurbet, Vuslat olup gelir misin kollarıma, Ellerimde kış saçlarımda kar, Cemre olup düşer misin toprağıma...
Gece midir insanı hüzünlendiren,yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen? Gece midir seni bana düşündüren,yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?
Sus, kimseler duymasın, duymasın, ölürüm ha. Aymışam yarı gece, seni bulmuşam sonra. Seni, kaburgamın altın parçası. Seni, dişlerinde elma kokusu. Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Yağmurdu, su, toprak ve kokusu hayatın. Bilirsiniz işte, o yağmur sıcağındaki toprak kokusunu, hani herkesin sevdiği, en şiir bilmezlerin bile sevdiği...
Durun
Yüreklerimizde yükselen özlem zelzelesini dinleyin
Durun
Benliğinizdeki kısılmış sesin
çığlık olup
dalga dalga yükselisini dinleyin
bu sesler,
aşkın bitimsiz düşlerine vakitsiz misafirliğimdir
kusura bakma gözüm
zamanı çalanların belli
o yüzdendir vakitsiz gezgin oluşum
o yüzdendir kalemi dost eyleyişim..
İstemedim, hiçbir şey
söylemek istemedim sana.
Gözlerinde iki çılgın ağaç gördüm,
gülüşten, esintiden, altından iki ağaç.
Kımıldanıp duruyorlardı, istemedim.
Sana hiçbir şey söylemek istemedim.
Sakın silmeyin, silmeyin boşuna,
Ölümsüz aşkların gözyaşlarını!
Silinmiş, ölgün gözlerle bakınca,
Öylesine boş, anlamsızdır dünya.
Dokunmayın, ah! Silmeyin boşuna,
Umutsuz aşkların gözyaşlarını!
Bahar değil acı yükleniyor dallarıma,
Yapraklarımda ayrılık,
Meyvelerimde gurbet,
Vuslat olup gelir misin kollarıma,
Ellerimde kış saçlarımda kar,
Cemre olup düşer misin toprağıma...
Gece midir insanı hüzünlendiren,yoksa insan mıdır hüzünlenmek için geceyi bekleyen? Gece midir seni bana düşündüren,yoksa ben miyim seni düşünmek için geceyi bekleyen?
Benim için siler misin? Geceyi gökyüzünden.!
Seviyorum seni, çıldırasıya..!
Gel beraber alalım nefesimizi sevdiğim. Sensiz boğazımdan geçmiyor...
Sus, kimseler duymasın, duymasın, ölürüm ha. Aymışam yarı gece, seni bulmuşam sonra. Seni, kaburgamın altın parçası. Seni, dişlerinde elma kokusu. Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Şiir işitilmiş mısralarda, güneşi öpebilirim.
Sabrın serabı var, derinmez.!
Benim şiirim bütün yeryüzüdür..
Saklı kaldığım düş, ceketimin sol cebinde eski bir vesikalıktır şimdi…
Ki ben, kalbimin hüküm geçmediği bir sevginin yarasında, gül tohumlarını ektim. Orada, hüzün gözyaşlarıyla yeşerttim kaderimin ilkbaharını…
Öleceğimiz var! Kısacık aşklar bile, artık sığmıyor hayatımıza…
Dirilmek, yine de dirilmek,
Eğer dalından sökülüp alınmazsa çiçek,
solmak da var,
Baharda dirilmek de...
Kendine iyi bak, bir daha hiç bir ana doğurmaz seni..
Yağmurdu, su, toprak ve kokusu hayatın. Bilirsiniz işte, o yağmur sıcağındaki toprak kokusunu, hani herkesin sevdiği, en şiir bilmezlerin bile sevdiği...
Ve alnın alnıma dayalı, öylece kaldık!
Kaç yıl?
Kaç saniye?
Kanımdan daha sıcaktı, gözlerinden akıttığın yaşlar..
Seni ve cellatlarımı seviyorum,
Yaşatan ve öldürenler olarak.
Bin yıllık bir hasretle sarıldım sana, öylesine sıcak, öylesine korkutucu..
Sussam ve başlasa yüreğim konuşmaya..
Gene de nankörlük edeceksin sevdama..!
Sen anlat dedin,
Ben yazdım.
Senden memnunum, evimin etrafındaki Gül'leri, güzelliğinle yok etme..!
Kimsenin kimseyi merak etmediği; öldü mü? kaldı mı? diye sormadığı bir çağ bu.